Cami, şehir ve medeniyet


Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
Geliniz! Bugünkü hutbemizin başında yarın 
idrak edeceğimiz Âşûre gününü ve asırlardır hepimizi 
hüzne boğan Kerbelâ’yı yâd edelim. Şehitlerin ser 
çeşmesi, cennet gençlerinin efendisi, Allah 
Resûlü’nün iki güzide torunundan biri, müminlerin 
gözbebeği Hz. Hüseyin’i hayırla analım. Bu vesileyle 
Resûl-i Ekrem Efendimize ve onun ehl-i beytine salât 
ve selam gönderelim.
Kardeşlerim!
Geliniz! Bugünkü hutbemizde bir de camiyi ve 
çeyrek asrı aşkın bir süredir kutladığımız Camiler ve 
Din Görevlileri Haftası’nı hatırlayalım. Camiyi 
yeniden şehrin kalbine, hayatın merkezine
yerleştirmenin, medeniyetin beşiği haline getirmenin
yollarını arayalım. Mescidin, mabedin, hayatımızda 
ne kadar önemli olduğunu bir kez daha düşünelim. 
Aziz Kardeşlerim!
Yüce Rabbimiz, hutbemizin başında okuduğum 
âyet-i kerimede şöyle buyuruyor: “Allah’ın 
mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe iman 
eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve 
Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar 
eder. İşte doğru yolda olmaları umulanlar 
bunlardır.”1
Peygamber Efendimiz (s.a.s) de hutbemizin 
başında okuduğum hadis-i şerifte şöyle buyuruyor:
“Şehirlerin Allah’a en sevimli olan mekânları 
camilerdir.”2
Aziz Müminler!
Camiler, İslam medeniyetinin kalbidir. 
Medeniyetimizde hiçbir şehir, camisiz, mabetsiz 
düşünülemez. Peygamberimiz (s.a.s.), Medine’ye 
vardığında ashabıyla birlikte Medine’nin kalbine 
derhal Mescidi Nebevi’yi inşa etmiştir. Mescid-i 
Nebevi, Medine’nin merkezi, medeniyetin beşiği 
olmuştur. İlim, irfan, ahlak, adalet, sevgi, saygı, 
şefkat, merhamet gibi değerler, dünyanın dört bir 
yanına dalga dalga bu kutlu mekândan yayılmıştır. O 
günden bugüne İslam beldeleri, camilerin etrafında 
şekillenmiştir. Hâsılı cami, şehrin ruhu olmuştur.
Kıymetli Kardeşlerim!
Biz müminler için hayattır cami. Zira camide 
yalnızca Allah’a kul olmanın, sadece O’nun 
huzurunda eğilmenin hazzını iliklerimize kadar 
hissederiz. Camiler, bizi hayatın bitmek bilmeyen
hengâmesinden çekip alır. Manevi iklimiyle yeni bir 
şuur kazandırarak tekrar hayata katar. Duygu ve 
düşüncelerimizi ilmek ilmek dokuyarak bizi eğitir. 
Bu yönüyle camiler bizim için her daim bilgi ve 
hikmet, ilim ve ahlak mekânlarıdır. Rabbimizi, 
Dinimizi, Kitabımızı, Peygamberimizi, 
kardeşliğimizi ve hayatı öğrendiğimiz mekteplerdir.
Camiler, Rahman’ın huzurunda kalplerimizi 
birleştiren yerlerdir. Camiler, omuz omuza saf 
tutarken, birlikte kıyam ederken, rükû ve secdeye 
varırken sahip olduğumuz birlik ruhunu 
toplumumuza taşıyalım diye inşa edilir. Camilerimiz, 
elinden ve dilinden emin olunan “güvenilir mümin”, 
kendisine gıpta edilen “örnek insan” şuurunu 
evlerimize, mahallelerimize, ülkemize ve insanlığa
taşıyalım diye yapılır. 
Muhterem Kardeşlerim!
Camiler, varlığıyla İslam beldelerinin 
bağımsızlığının göstergesidir. Minaresiyle tevhidin 
sembolüdür. Ezanlarıyla şehadetin ifadesidir. 
Salâlarıyla bir milleti dirilten ve ayağa kaldıran 
merkezlerdir. Minberleriyle ilim, hikmet ve marifetin 
mekânıdır. Kürsüleriyle hak ve hakikatin sesidir. 
Mihraplarıyla gönlümüzü esir almaya çalışan 
günahlara, öfke, kin, nefret gibi her türlü kötülüğe 
karşı bir mücadele yeridir. 
Kıymetli Kardeşlerim!
Diyanet İşleri Başkanlığımız, Camiler ve Din 
Görevlileri Haftası’nın bu seneki temasını “Cami, 
Şehir ve Medeniyet” olarak belirlemiştir. Hafta 
boyunca düzenlenecek çeşitli etkinliklerle caminin 
bir müminin hayat bulması, bir şehrin ruh kazanması, 
bir medeniyetin ortaya çıkmasındaki önemine vurgu 
yapılacaktır. Camiyi asr-ı saadetteki fonksiyonuna 
kavuşturmanın, müminler olarak hepimizin görevi 
olduğu yeniden hatırlatılacaktır.
Bu vesileyle Camiler ve Din Görevlileri 
Haftası’nın hayırlara vesile olmasını temenni 
ediyorum. Camilerimize hizmeti geçmiş ve dâr-ı 
bekâya irtihal etmiş bütün kardeşlerimize Yüce 
Rabbimizden rahmet, hayatta olanlara sağlık ve 
huzur diliyorum. Rabbimiz gönüllerimizi, 
zihinlerimizi, bedenlerimizi camiden ayırmasın. 
Şehadetleri dinin temeli olan ezandan bizleri mahrum 
bırakmasın. 
 

YORUM EKLE