Cennet yolcusu olabilmek


Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
Yüce Rabbimiz okuduğum âyet-i kerimede 
şöyle buyurmuştur: “Rabbinizin mağfiretine, 
genişliği göklerle yer arası kadar olan ve takva 
sahipleri için hazırlanmış bulunan cennete 
koşun.” 1
Peygamberimiz (s.a.s) de “Cennete girmeye 
vesile olacak en önemli husus nedir?” diye soran bir 
sahâbiye, “Takva, yani Allah’a karşı sorumluluk 
bilinci ve güzel ahlaktır.” buyurmuştur.2
Aziz Müminler!
Yüce Rabbimiz, bizlere birbirini takip eden iki 
hayat vermiştir. Birincisi fâni, kısa ömürlü ve 
kazanca dönüştürülmesi gereken dünya hayatıdır. 
İkincisi ise ebedi ve ölümsüz olan âhiret hayatıdır.
Dünya hayatı, âhirete uzanan zorlu ve sonlu yoldur. 
Âhiret hayatı ise dünya tarlasında ektiğimizi 
biçeceğimiz, yapıp ettiklerimizin karşılığını eksiksiz 
göreceğimiz bir hayattır. Bu hayatta bizler için ya 
hüzün ya da sevinç vardır. 
Dünya imtihanında başarılı olmak için gayret 
gösterenler, Allah’ın rızasına ve ebedi nimetler 
yurdu olan cennete kavuşacaklardır. Bu imtihanı
kaybedenler ise âhirette pişmanlık ve hüsrana 
uğrayacaklardır. 
Kıymetli Kardeşlerim!
Rabbimiz, cennetine götürecek, cehennemden 
kurtaracak yolu bizlere hayat rehberimiz olan 
Kur’an-ı Kerim’de öğretmiştir. Peygamberimiz 
(s.a.s) de bu yolu bizzat yaşayarak göstermiştir. Söz 
konusu bu yolun sonu ebedi kurtuluştur. Bu yolun 
sonu bitmeyecek olan bir huzurdur. Geliniz bugünkü 
hutbemizde cennet yolcusunun özelliklerine hep 
birlikte bakalım.
Aziz Müminler!
Cennete giden yola imanla girilir. Zira ebedi 
kurtuluş, imandan geçer. Allah’ın varlığına ve 
birliğine, O’nun peygamberlerine, meleklerine, 
kitaplarına, ahiret gününe, kaza ve kaderin Allah’tan 
olduğuna gönülden inanmak mümin olabilmenin ilk 
şartıdır. Mümin, Allah’a gönülden teslim olmuş 
kişidir. Mümin, son nefesine kadar imanına sadık 
kalan kimsedir. O, bu uğurda türlü musibetlere 
maruz kalsa da sadakat ve teslimiyetini yitirmez. 
Kardeşlerim!
Cennete giden yolda ilerleyebilmenin şartı 
ibadettir, salih ameldir. İhlasla kılınan namaz, 
samimiyetle tutulan oruç, hac, zekât, kurban nasıl 
birer ibadetse, sırf Allah rızası gözetilerek yapılan 
her güzel iş de bir ibadettir. Anne-babamıza, 
eşimize-evladımıza, komşu ve akrabamıza, can 
taşıyan her bir varlığa iyilikte bulunmak ibadettir. 
Hayatı birbirimize kolay kılmak, sahip olduğumuz 
nimet ve imkânları kardeşimizle paylaşmak, 
yardımlaşmak bir ibadettir. Tutamayanın eli, 
göremeyenin gözü, yürüyemeyenin ayağı, 
konuşamayanın dili olmak bir ibadettir. Hâsılı 
kötülükten uzak durma ve iyilik yolunda olma 
gayreti bir ibadettir. 
Aziz Müminler!
Cennete giden yolda yücelebilmenin şartı güzel 
ahlaktır. Rabbimize, kendimize, çevremize karşı 
samimiyeti kuşanmaktır. Doğruluk ve istikametten 
asla ayrılmamaktır. Ahde vefayı elden 
bırakmamaktır. Emanete ihanet etmemektir. Zira 
Rahmet Elçisi (s.a.s) tarafından “elinden ve dilinden 
emin olunan kişi” diye tarif edilen mümin, hiçbir 
kimseye zarar veremez. Yüce Allah’ın saygın bir 
varlık olarak yarattığı insanın onur ve haysiyetini 
zedeleyecek söz, tutum ve davranışlarla kısacık 
ömrünü israf ve heba edemez. Mümin,
“Utanmazsan dilediğini yap.”
3 hadisi
doğrultusunda güzel ahlakı kendisine şiar edinir. 
Kardeşlerim!
Hutbemizi şu duayla bitirmek istiyorum: 
“Allah’ım! Senden cenneti ve bizi cennete 
yaklaştıran söz ve amelleri isteriz. Cehennem 
ateşinden ve bizi ona yaklaştıran söz ve 
davranışlardan sana sığınırız.”
4
Allah’ım! Vatanımıza, milletimize; birliğimize, 
dirliğimize kastedenlere fırsat verme! 
Yâ Rabbi! Değerlerimiz uğrunda canlarını feda 
eden aziz şehitlerimize rahmetinle muamele eyle! 
Gazilerimize acil şifalar lütfeyle! Bizleri onların 
uğrunda canlarını feda ettikleri, kanlarını akıttıkları 
yüce değerleri yaşayan ve yaşatanlardan eyle!
 

YORUM EKLE