Çocuklar cinsel istismara uğradıklarını neden söyleyemiyorlar?

Çocuklar istismara uğradıklarında yanlış bir şeyler olduğunu hissediyor, biliyorlar. Ama işin en acısı çoğunlukla bir yetişkinle bu tacizi paylaşamıyorlar. Bu son derece karmaşık bir konu ve altında birçok neden yatıyor olabilir.

Öncelikle cinsel istismarın tanımını gözden geçirelim...

Cinsel istismar sadece tecavüzü değil, cinsel haz duymak amacıyla çocuğun bedeninin çeşitli bölgelerini okşaması, ellemesi, uygunsuz şekilde öpmesi, teşhircilik yapması, onunla cinsel içerikli konuşması, pornografik resimler göstermesi şeklindeki davranışları da içerir.

Sadece bir defa da olsa bu davranışların adı cinsel istismardır, yani “bir kereden bir şey olmaz” ya da “yanlışlıkla olmuş, bu kadardan bir şey olmaz” düşüncesi büyük bir yanılsamadır.

Bunun çocuğa zarar vermediğini düşünmek ise sadece kendini kandırmadır.

Cinsel istismarda bulunan kişiler, her yaş grubundan ve sosyo-ekonomik sınıftan olabilir.

Yani, üniversite mezunu, ailesi, çocukları olan, iyi bir işi, sosyal statüsü olan, kibar ve hoş olarak tanıdığınız bir kişi de kız veya erkek çocuğa cinsel istismarda bulunmuş olabilir.

Şimdi değilse bile ergenken yapmış olabilir.

EBEVEYNİN BU GERÇEĞİ YOK SAYMASI RİSKİ ARTIRIYOR

Araştırmacılar, aileleri incelediğinde bazı ortak özellikler bulmuş:

Cinsel istismar konusunda çocuklarını bilgilendirmeyen, çocuklarının duygusal veya fiziksel olarak hayatlarında olmayan, cinsel istismar gerçeğini yok sayan, çocuklarını dinlemeyen veya onlara inanmayan, onları yeterince denetlemeyip nezaret etmeyen, çok katı kuralları olan ailelerin çocuklarının daha fazla istismara uğradığı saptanmış.

Danışanlarıma “Hiç cinsel tacize uğradınız mı?” diye sorduğumda, “Uğramadım” diyen neredeyse yok gibi. Bana gelme nedenleri yaşamış oldukları taciz olmasa da, bu soru karşısında geçmişlerine dönüp baktıklarında neredeyse hepsi “Falanca kişi bana dokunmuştu ve çok rahatsız olmuştum” şeklinde cevap veriyorlar. 

Yani, insanlar, çocuklukta istismara uğradıklarında yanlış bir şeyler olduğunu hissediyorlar, biliyorlar.

Ama işin en acısı çoğunlukla bir yetişkinle bu tacizi paylaşamamış oluyorlar.

Bu son derece karmaşık bir konu ve altında birçok neden yatıyor olabilir; tek bir cevabı yok.

TACİZ GÖREN ÇOCUK KENDİNİ SUÇLAR

Taciz gören çoğu çocuk kendini suçlar:

Yanlış bir şey yaptıklarına, buna kendilerinin neden olduğuna ya durdurmaları gerekirken durduramadıklarına inanırlar.

Tacizi yapan kişi de bu yolda çocuğun düşünce yapısını manipüle edebilir; ona kimsenin inanmayacağını, suçlunun kendisi olduğunu düşündürebilir.

Kendini suçlu gören bir çocuk, bunu bir yetişkinle paylaşamaz.

Tacize uğrayan çocuklar çok büyük korku yaşarlar:

Bu korku genellikle geçerli bir korkudur çünkü taciz yapan kişi çocuğu tehdit etmiş olabilir.

Aileye, anneye veya babaya zarar vereceğini söyleyerek çocuğu korkutmuş olabilir. Çocuk neyin doğru neyin yanlış olduğunu hesaplayamaz, anlatırsa ne olacağını kestiremez.

“Kişi cezalandırılacak mı? Bana inanacaklar mı? Beni suçlayacaklar mı? Onu hapse atarlarsa ne olur? Ya annem/babam beni sevmezse? Ya ailemiz parçalanırsa?”

Bütün bu bilinmezler, zaten zarar görmüş, travmatize olmuş çocuk için yeni bir kaygı kaynağıdır ve çocuk bu kadar büyük bir kaygı ile baş edebilecek durumda olmayabilir.

UTANÇTAN KAÇMAK İÇİN SESSİZLİĞE BÜRÜNÜYOR

Çocuklar yaşadıklarından çok büyük bir utanç duyarlar:

Başına gelenleri anlatmak, detaylara cevap vermek, her şeyi tekrar hatırlamak zorunda olmak çocuk için kolay değildir.

Bu fazlasıyla rahatsızlık verebilecek bir durumdur.

Bu utançtan, rahatsızlıktan kaçmak için sessiz kalabilirler çünkü bir büyükten yardım istemek için utandıkları bu konuları konuşmak, sorulara cevap vermek, hatırlamak istemedikleri detayları paylaşmak zorunda kalacaklardır.

Taciz gören bazı çocuklar, sevdiklerini korumak isteyebilirler. Bu konular konuşulduğunda ailelerine, yakınlarına sıkıntı, acı, üzüntü vereceklerini düşünüp onları bu yükten korumak isteyebilirler.

Bu durumda her türlü acıyı, utancı, suçluluk duygusunu tek başına taşımak zorunda kalırlar.

Çocukların fiziksel olarak her an yanında olamayız ama yaşadıklarını bizimle paylaşmalarını istiyorsak, onlara duygusal anlamda çok yakın olmamız gerekir.

VÜCUDUN SANA AİT VE PATRON SENSİN

Çocukların bize güvenebileceğini, başlarına gelenler ve yaptıkları hatalar için onları ayıplamayacağınızı, çocukların hata yapmasının doğal olduğunu, biz yetişkinlerin görevinin onları korumak olduğunu hissettirmemiz gerek. 
Bazı önemli cümleleri sık sık söylemelisiniz: 
“Vücudun sana ait, sen patronsun! Kimse vücudunun herhangi bir yerine dokunma hakkına sahip değil. Kimse senin istemediğin gibi seni öpemez, sana dokunamaz, senin rahatsız olduğun bir duruma seni zorlayamaz. 
Ben sana güveniyorum, sana inanıyorum ve görevim seni korumak, rahatsız olduğun ne varsa bana söyleyebilirsin. İstemediğin bir durum ile karşı karşıya geldiğinde ‘hayır’ demelisin. 
Biri seni rahatsız edecek şekilde davrandığında oradan uzaklaşmalı ve başkasıyla bunu paylaşmalısın. Bunun ‘sır’ olduğunu söylediklerinde, bu sırrı bozmalısın. Ben bir yetişkinim ve güçlüyüm seni koruyabilirim.”

YORUM EKLE

banner160