Dış güzelliğiniz içinizi çürütmüş

Pek çok şeyi sosyal medyadan öğreniyoruz.

Algı yoluyla bilgiyi işleme anlamındaki bilişsellikten söz etmiyorum.

Olgu ve olayları sorgusuzca kabullenme, yürüyen sistem içinde verilenlere razı olma hali…

Sosyal ağlara yönelmedeki temel motivasyon; bilinçaltında beğenilme, taktir görme, alkışlanma, dikkate alınma…

Kısacası; izlenmek!

Bireyin bilinçaltındaki çocuğa hitap edilmesinden haz alması bir nevi...

Kurgulanmış görünür güzellikleri teşhir etmenin karşılığında, “beğenilme” duygusuna teslim olma hali kişiye göre değişebiliyor.

Bu durum aynı zamanda sosyal yönelimleri körüklüyor.

Farkında mısınız?

Sosyal normlar, mahremiyet anlayışı hızla değişiyor.

Teşhirin körüklenmesi yoluyla bireyleri birbirinden uzaklaştırıyor.

Bireyler sosyal medyada kendine yeni kimlikler edinerek toplum içindeki varlık sürdürme biçimlerine yenilikler kattığını sanıyor.

Aslında bu durum, bireyin farkında olmadan kendisinden kopuşunun da farklı bir görüntüsü…

Bireyler, sosyal ağlarda edindikleri sanal kimlikleriyle gerçekteki kişilikleri arasındaki farkı da göremiyor.

Sosyal ağlar aracılığıyla yeni tecrübe yaşayan bireyler, gerçek hayatın zorluklarıyla karşılaştığında tercihini de kolaylıkla aşabileceği alandan yana yapıyor.

Yani yine sosyal kimliği oluşturduğu sanal dünyada arıyor çözümü…

Oysa biriken, gerçekte çözülmeyen sorunlar, bireyin hakiki hayatına ağır bir darbe olarak iniyor.

SANAL GERÇEKLİK

Birey, gerçek hayatta elde edemediği kimliğini sosyal ağlarda edindiğini düşünüyor.

Gerçekte çok yakışıklı, güzel, eğlenceli, bilgili olduğu mesajını veriyor.

Olduğu değil, olmak istediği şahsiyeti ortaya koyuyor aslında.

Bir anlamda “Oyun” oynuyor.

İşin garip tarafı bu oyuna kendisi de inanıyor.

Kişilerin sanal ortamda edindiği kimliği, kendisi istemediği sürece yok etmek de neredeyse imkansız.

Sosyal medya teşhiri, röntgenciliği körüklüyor.

Giderek yayılan bu durum; Dikizleneme kültürünü inşa ediyor.

Kişinin narsist yanlarını tatmin eden sosyal ağlardaki bu tutum, kendine hayranlığı artırıp kendisi gibi olmayanları gerçek hayatından da çıkarmaya varacak kadar sinsi bir tehdidi içeriyor.

Sosyal medyanın yapıcı amaçlar uğruna kullanılmadığı gerçek.

Teşhir dünyasından öteye geçemeyen bu kullanım biçimi sosyal medyayı üretken amaçlarından da hızla uzaklaştırıyor.

Kişilerin sıradanlığını görünerek gizleme becerisini geliştiriyor.

Özel hayatlarındaki sorunları sosyal medyada çözdüğüne inanan topluluklar oluşuyor.

Yıldız gibi görünme, hayatının her anını parlak, coşkulu, nitelikli yaşadığı algısını yaratma çabası.

Sosyal ağların; paylaşarak üretmeyi öngören cephesinin ne ölçüde ihmal edildiği gözümüzün içine sokuluyor.

“Ben sanatsal estetiği temsil ediyorum” savunmasıyla her gün görünür güzelliklerini gösterenlerin sosyal medyanın hangi üretken ve yapıcı amaçlarından faydalandığı sorusu, yanıtını da içinde barındırır.

Sosyal medya aforizmalarıyla verilecek bir başka yanıt ise;

“Dış güzelliğiniz içinizi çürütmüş!”

YORUM EKLE