İzmirlinin korktuğu başına gelmeyecek

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, toplu ulaşımda 90 dakika içinde sınırsız aktarma imkanı sunan sistemin kalkacağına yönelik söylentileri yalanlayarak, "Biz 90 dakikayla dar gelirli hemşehrimizi sübvanse ediyoruz. Niye...

İzmirlinin korktuğu başına gelmeyecek

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, toplu ulaşımda 90 dakika içinde sınırsız aktarma imkanı sunan sistemin kalkacağına yönelik söylentileri yalanlayarak, "Biz 90 dakikayla dar gelirli hemşehrimizi sübvanse ediyoruz. Niye kaldıralım ki? Bu konu artık bayatladı" dedi.

Bir canlı yayın programında önemli açıklamalarda bulunan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, toplu ulaşımda 90 dakika içinde sınırsız aktarma imkanı sunan sistemin kalkacağına yönelik söylentileri de kesin bir dille yalanladı. 2008 yılında başlayan 90 dakika uygulamasının 10 yıldır başarıyla sürdüğünü dile getiren Başkan Kocaoğlu, "Biz bu sisteme 1,5 sene tartışarak karar verdik. Dar gelirli hemşehrilerim ev kiralarından dolayı şehrin uzak noktalarında otururlar. Biz 90 dakikayla dar gelirli hemşehrimizi sübvanse ediyoruz. Niye kaldıralım ki? Her seçim arefesinde ’90 dakika kalkıyor’ diye hemşehrilerimizin kafasını bulandırmaya çalışıyorlar. Bu konu artık bayatladı. Siyasi koz olarak kullanmaya çalışmanın bir faydası yok" diye konuştu.

Raylı sisteme devam

Kentte ulaşım altyapısı ile ilgili yürütülen çalışmalarla ilgili soruları yanıtlayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, 2018 yılında raylı sistem yatırımlarının devam edeceğini söyledi. Trafik yoğunluğunun temelinde özel araç kullanımının artmasının yattığını dile getiren Başkan Kocaoğlu, “Hepimiz biraz rahatız. İşin ekonomik tarafını düşünmüyoruz. Tek başımıza bir araçla işe, alışverişe gitmeyi yeğliyoruz. Trafik kentin merkezinde sıkışık. İzmir’in yıllardır biriken alt yapı sorunları var. Kanalizasyon, su şebekesi, yollar, tramvaya varıncaya kadar yürüttüğümüz pek çok çalışma nedeniyle bir yoğunluk ve trafikte bir yoğunluk meydana getiriyor. Biz Aliağa-Menderes arasındaki İZBAN hattını yapmasak, İzmir Metrosu’nu uzatmasak ve metro çekerlerini artırmasaydık durum daha kötü olurdu. Bugün raylı sistemle 700 bine yakın yolcu taşıyoruz. Konak Tramvayı ile birlikte bu rakam 850 bini bulacak. Bu yatırımları yapmasaydık, 850 bin yolcu taşıyabilmemiz için yaklaşık bin adet otobüsün trafiğe girmesi gerekecek, İzmir trafiği tamamen kilitlenecekti. Raylı sistem yatırımlarımız devam edecek. Narlıdere metrosu için ihale süreci başlattık. Önümüzdeki yıl Buca metrosu için çalışmalara başlayacağız. Konak Tramvayı da önümüzdeki günlerde açılacak” diye konuştu.

"Gizli kapaklı iş yapmam"

Yüksek kredi faizleri nedeniyle Buca metro hattının askıya alınıp alınmadığı yönündeki bir soruya da cevap veren Başkan Kocaoğlu, popülist bir anlayışla hareket etmek yerine kredi faizlerini İzmir halkı ile paylaşmak istediğini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:

“Buca metrosu projesini durdurmadık. Sürecimiz devam ediyor. Ben gizli kapaklı iş yapmıyorum. Hissiyatımı, geldiğim noktayı, ne yapmak istediğimizi, dar boğazımın ne olduğunu, açılan kapının ne olduğunu hemşehrilerimle paylaşmak istiyorum. Ulaşım Master Planı sunumunda bu konuya değindim. Dış politika ve ekonomi belediyeye nasıl yansıyor? Biz metro gibi, tramvay gibi projelerimizi uluslararası kredi kuruluşlarından aldığımız krediyle yapıyoruz. İki tane kıskaç içinde kaldık. Kredi faizleri arttı, diğer yandan enflasyondan dolayı Dolar ve Euro yükseldi. Ben Türkiye’nin dış politikasının uzun süre bu kadar krizli gitmeyeceğine inanıyorum. Kısa zamanda normalleşirse, kredi faizleri o kadar aşağıya çekilecektir. Belki biz bu projeyi 3 veya 5 ay erteleyebiliriz ama İzmirli derse ‘yüzde 5 faizle borçlan yap’, Fahiş kredi maliyeti ile karşı karşıya kalırız. Popülist davranıp kimseye bir şey söylemeden yüksek faizle Buca metrosunun temelini atarsam, gelecek kuşaklara büyük bir yük yüklerim. Buna ben tek başına karar veremem. Belediye bürokrasisi ile de karar veremem. Bunu hemşehrilerimle paylaşmak istedim. Ankara’dan Buca metrosu için onay 5-6 ay sonra gelecek. Bu süre içinde kredi faizinin düşmesi konusunda gelişmeler yaşanabilir. Biz de bu süre içinde İzmirli hemşehrilerimizle yüksek faiz giderlerini tartışmak, onları bilgilendirmek istedik. Durum budur.”

"2005’ten beri İZBAN’da sinyalizasyon ihalesi bekliyoruz"

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İZBAN’daki yoğun yolcu talebine nasıl cevap verileceği yönündeki soruyu ise şöyle yanıtladı:

"Şu anda bizim problemimiz 3. veya 4. hat değil. Bizim problemimiz iki hatlı sistemin kapasitesinin kullanılabilir olmasıdır. Biz İZBAN hattının kapasitesini kullanamıyoruz. Bizim asıl problemimiz, bu hatta sinyalizasyon yok. Sinyalizasyon, trenlerin bilgisayar ortamında taşınması, seyri sefer yapması demektir. Şimdi diyecekler ki ’hayır, bizim sinyalizasyonumuz var’ ama TCDD’nin sinyalizasyonu hiçbir şeye cevap vermiyor. Sinyalizasyon ihalesi 2005 yılından bu yana konuşuluyor ama hala ihaleye çıkılmamıştır. İZBAN’da yapılacak üç iş var. Bir; sinyalizasyon ihalesine çıkılacak. İki; İzmir’in ilçelerinden, yakın illerden gelen banliyö hatları Menemen’de ve Torbalı’da sisteme ücretsiz dahil edilecek. Üç; yük trenleri limana İZBAN’ın çalışmadığı saatlerde çalışacak. Böylece İZBAN yolcusu ikiye katlanacaktır. Potansiyel yolcu vardır. Kimse Aliağa’daki fabrikasına servislerle yolcu taşımak istememektedir. Ancak bazen TCDD gibi devlet kurumları kendi gayrimenkullerini korumak üzere bir tavır sergilerler. O tavrın siyaseten aşılması gerekmektedir. TCDD hattını İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne mi teslim edeceğiz? Hayır, ama bugün yüzde 50 ortaklıkla kurduğumuz dünyaya örnek olmuş bir projeyi rantabl kullanamıyoruz."

"Toplu taşımayı kullanmak görevimiz"

Vatandaşların toplu taşımayı daha fazla kullanarak trafik yoğunluğunun azaltılabileceğini söyleyen Başkan Kocaoğlu, “Tramvay devreye girip yerleştikten sonra, merkezdeki otoparkların da süreleri dengelenecek. Daha sağlıklı otopark fiyat ve denetimi ile biz merkeze özel araçla gelmeyi biraz zorlaştıracağız. Bunu yapmak zorundayız. Aliağa’dan, Selçuk’tan raylı sistemle gelip aktarma yapıp yine ana noktalara gidebiliyorsunuz. Bir de bunu çok cüzi bir paraya yapıyorsunuz. Sizin paranızın çok olması, 8. kata arabayla çıkmanızı gerektirmiyor. Bu kentin bir yaşamı var, toplu taşımayı kullanmak gibi bir görevimiz var. Toplu taşımayı yaygınlaştırmadan, konforu artırmadan bugün söylediğim şeyleri söylememin bir anlamı yoktu. Buna rağmen ’ben arabamı kullanıyorum’ dersen, caydırıcı otopark ücretini vereceksin. Bunları hep beraber yapmak bizim vatandaşlık görevimiz” ifadelerini kullandı.

"İzmir’in kötülüğüne bir tek çivi çakmayacağım"

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Kültürpark’ı yeniden ayağa kaldırmak üzere hazırladığı proje ve İzmir Enternasyonal Fuarı’na(İEF) ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Başkan Kocaoğlu, İEF’ye son iki yıldır iki büyük şirketin sponsor olduğunu, bunun da fuarın eski yıllarına dönmesine katkı sağladığını söyledi. Kültürpak’ın satılacağı yönündeki iddiaları da yanıtlayan Başkan Aziz Kocaoğlu, şunları kaydetti:

"Her yeri satabilirsiniz, Kültürpark’ı asla satamazsınız. Ben bir şey satmıyorum ama satanların kim olduğunu çok iyi biliyoruz. Kültürpark’a sadece bir kara parçası olarak değil, manevi miras olarak İzmirliler var olduğu sürece kimse bir şey yapamaz. Bizim yaptığımız şey çok farklı. Ancak yönlendirme, algı diye bir şey var. Bu sonunda bizi yıpratmaya yönelik bir algı operasyonudur. Ağaçlar yaşlandı, kiminde hastalık var, kiminin biyolojik ömürleri bitti. Atlas Pavyonu’nun ömrü bitti, fuar holleri de aynı şekilde. Gaziemir’de Fuar İzmir’in kurulmasıyla birlikte hollerin işlevi bitmiş oldu ama bu arada Kültürpark içindeki sert zemin, yani beton yığını arttı. İsmet İnönü Sanat Merkezi’ne yeterli bakımı yapmamıza rağmen artık adam olmuyor. Atlas Pavyonu da öyle. Celal Atik Spor Merkezi’ni yıkıp yerine başka bir spor salonu ve toplantıların da yapılabileceği yeni bir tesis yapıyoruz. 35 bin metrekare yer yıkıp 11 bin metrekaresini bir kültür-şov merkezi haline getireceğiz. İEF’yi yapabilmemiz için de sergi salonu koyacağız. Bunun yanı sıra ağaç, bitki örtüsü sayısını artırıyoruz. Grand Plaza şirketimizin kendi işleteceği bir bölümle de, dar gelirli hemşehrilerimizin nefes alabileceği bir yer haline getiriyoruz. Kültürpark planımızı Pakistan Pavyonu’nda anlattık. Herkes geldi, gördü ama bazı arkadaşları ikna etmek mümkün değil. Bu yaptıkları iş, İzmir’in kötülüğünedir. Ben İzmir’in kötülüğüne bir tek çivi çakıp gitmeyeceğim. 14 senedir yapmadım, bundan sonra da yapmayacağım. Birbirimize inanıp güvenmek zorundayız. Kültürpark’ı bu şekilde bırakmak isteyenler, kurullarda ona sarılanlar da İzmir’e kötülük yapıyorlar.”

"Ortada bir cenaze var"

Çok tartışılan ’Basmane çukuru’ konusuna bir kez daha açıklık getiren Başkan Kocaoğlu, “Göreve geldiğim günden bu yana, buna benzer dört beş problem vardı, bir kısmını çözdük. Bir kısmını çözemedik. Basmane çukurunu çözmek için uğraşıyoruz. Oradaki hissemizi artırdık. Odalarla görüşerek yaptık bu işi. Bazı arkadaşlar ’bu yapılmasın, bunu belediye satın alsın’ diyor. Belediye kendi malını mı satın alsın? Zamanında burada böyle bir iş olmuş. İyi niyetle yapılmış ama ortada bir cenaze var. Kentlilerin yararına nasıl kaldırabilirsen öyle kaldıracaksın. Eski belediye başkanı başlatıyor bu işi. Bırakın Basmane çukurunu, Konak Meydanı’na Galeria yapmaya kalktı. Şimdi bize ’Burayı al, yeşil alan yap’ deniyor. Başka birisi olsa, bilmiyor diyeceğim. Sonra mahkeme mahkeme süründürüyor. ’Burayı geri al.’ Nasıl geri alacağım? Bir iş yapılmış, beş altı tane ortağı var, kayıpları var, zarar etmişler. Plandan dolayı en güzel çözümü buydu. Biri alacak, belediyenin hissesini yapıp bırakacak, bu cenaze de kalkacak. Hele hele başından beri bu işin içinde olan, yaklaşık aynı projeyi beş emsal alan insan da sadece durup bakıyor; burası da ayrı bir iş” dedi.

"Partim için sorumluluk üstlendim"

Geçen günlerde gerçekleşen CHP İzmir İl Kongresi ve partinin önemli isimlerinden Alaattin Yüksel ile aralarındaki ilişkiye yönelik bir soruya yanıt veren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Yüksel ile aralarının bozulmadığını ve bozulmasının da söz konusu olmayacağını söyledi. Başkan Kocaoğlu, il kongresinde izlediği yol ile ilgili de şu değerlendirmelerde bulundu: “Şimdi bu konu çok konuşuluyor. Ben de niye böyle bir yol, yöntem izlediğim noktasında açıklama yapmak istiyorum. Bütün siyasi partilerde, en eski de biz olduğumuza göre, o kadar çok ekipler var ki. Herkes de herkesin ayağına basmış, bazen beraber olmuş. Beraberlikler, destekler unutulur, ayağına basmalar hiç unutulmaz. Ülke çok önemli iki seçime gidiyor. Buraya bir il başkanı, il yönetimi gerekiyor. İl başkanı ve il yönetiminin toparlayıcı olması lazım. İzmir’den genel kabul görecek, partiyi toparlayacak ve bu zor seçimleri gerçekleştirecek bir kadro gerekiyor. Şöyle bir baktığımızda, ben ilçe başkanı, belediye başkanı, il yönetim kurulu üyesi, disiplin kurulu üyesi, milletvekillerinden oluşan yüzü aşkın kişiyle konuştum. Sonra tekrar birebir görüştüm. Grupları, klikleri birleştirecek bir profil çıktı. İzmir’de partiyi temsil edecek bir profil. O zamana kadar da aklımda kimse yoktu. Sonra arkadaşlarla beraber yine bu saydığım yönetim kurulu, ilçe başkanları ile birlikte Deniz Yücel arkadaşın ismi üzerinde mutabık kalarak birlikte karar verdik. O karardan sonra benim işim bitti. ‘Herkes adayına sahip çıksın’ dedik ve salonda da hiçbir şeye karışmadım. Böyle bir şeye ihtiyaç vardı. Bu çalışmayı İzmir’de Büyükşehir Belediye Başkanı’ndan başka yapacak kimse yoktu. Keşke olsaydı ama yoktu. Ben de partimin toparlanması, daha iyi yerlere gelmesi için böyle bir sorumluluğu üstlendim. Bundan sonra Deniz Yücel ve yönetiminin yaptığı çalışmalarda başarılı olması, partimizi daha yukarılara taşıması bizi de manen çok sevindirecek ve rahatlatacaktır. Bu süreçte katılımcılığı ön plana çıkarttık. Katılımcılıkla doğru okursun ama üç beş arkadaşınla oturup doğruyu okuyamazsın tam tersi hataya sürüklenirsin. CHP yönetiminde seçilmiş, ön safta siyaset yapan arkadaşların duygu ve düşüncelerini bir potada eritip böyle bir süreç yaşadık. Bu süreci CHP’ye yakışır hale getirdik. Bir arkadaşın sinirleri gergindi. Ondan dolayı bir olay yaşandı; yoksa mükemmel bir kongreydi."

Hükümete teşvik çağrısı

Konuşmasında Hükumet’ten organize sanayi bölgeleri için teşvik talebini de yineleyen Başkan Kocaoğlu, “Hem İzmir Ticaret Odası, hem Ege Bölgesi Sanayi Odası başkanlarımız, kentin kanaat önderleri ile birlikte İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu’nda yaptığımız toplantılarda hükümetten bir talebimiz oldu. ‘İzmir’e teşvik vermeyin, kentimizde 13 tane alt yapısı bitmiş organize sanayi bölgesi var. Bu sanayi bölgeleri doluncaya kadar teşvik verin. Alt yapıları çürüyor, ülke ekonomisi kaybediyor. Bunu verin, sonra kaldırın; yatırımlar gelsin’ dedim. İnciraltı’nın planlamasından yeni serbest bölgelere varıncaya kadar birçok konu var" diye konuştu.

Yerli otomobile 8 kişilik komite

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, yerli otomobilin üretimine de talip olduklarını bu konuyla ilgili toplantı yaparak, sekiz kişilik komite oluşturduklarını ve çalışmaların sürdüğünü sözlerine ekledi. Son günlerde kamuoyunun gündeminde yer alan taşeron konusunda da bir açıklama yapan Başkan Kocaoğlu, “Biz taşeronu 2008 sonunda kaldırmıştık. Kanun Hükmünde Kararname’de belirsizlikler var. Kararname ne diyorsa onu uygulamakla yükümlüyüz. İşçi lehine olmasında yarar var. Biz bunu uyguluyoruz” dedi.

"Bataklığa giriyorsun dediler, vaha yaptık"

Tarım politikalarıyla Türkiye’ye rol model olan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin üreticiye desteğinin süreceğini vurgulayan Başkan Kocaoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

“Parayı verebilirsiniz; burada para önemli değil. Önemli olan çiftçilerle beraber, kırsalla beraber yol yürümek inancı ve tutarlılığıdır. Biz kırsalla beraber yol yürüyoruz. Biz belediye başkanlığı yaptığımız müddetçe kırsaldan, kırsalın kalkınmasından, kırsalın yaşam standardının yükselmesi için yolundan parkına varıncaya kadar her şeyiyle birincil derecede uğraşacağız. Bu bizim temel görevimiz. Bundan taviz vermemiz mümkün değil. Herhangi bir masraftan kısabiliriz ama biz tarımı farklı bir felsefe ile kalkındırdık. Geçen gün gazetede bir haber vardı. Merkezi Hükumet birçok ilde tarıma teşvik vermiş. İzmir bunun içinde yok. Ama sonuç; Türkiye tarımı yüzde 2.1, İzmir tarımı ise yüzde 5.5 büyümüş. Bunun özeti bu. Biz üreticinin yanında olacağız ve kırsalı kalkındıracağız. Yola çıktığımızda kimse inanmıyordu. Vatandaşlarımız da müstehzi bakıyordu. Bizim arkadaşlar da inanmıyordu. ‘Bir bataklığa giriyor, ne olacak bunun hali?’ diye arkamızdan konuşuyorlardı. Bataklığa girmedik. Çiftçinin elinden tuttuk ve orada bir vaha yaptık; devam edeceğiz. Akıllı teşviklerle, insanların ihtiyacını onlarla beraber yol yürüyerek, onlarla beraber sorun çözerek tarıma destek vermeye devam edeceğiz.”

YORUM EKLE
banner144
SIRADAKİ HABER