Mesut gerçeği.

RKAÇ gün İstanbul dışındaydım.
Çok şey gündeme geldi. Uzaktan da olsa takip ettim. Başka önemli olaylar yaşansa da en çarpıcı ve bizi etkileyeni MESUT ÖZİL'in ALMAN MİLLİ TAKIMI'nı bırakmasıydı. Ve arkasından gelen dalga dalga tartışmalardı. Galiba yine mücadeleye yanlış yerden giriyorduk. Olayı IRKÇILIK ile ilişkilendirip konuyu kapatıyorduk gibi... Anlamanın önüne geçiyorduk adeta. Mesut Özil LONDRA'da MERCEDES'in verdiği soldan direksiyonlu aracını kullanarak ciddi reklam geliri elde eden bir oyuncu. Büyük de bir oyuncu. Kabul... Ama oradan kazandığı paralar da hiç mi hiç az değil.
Konu IRKÇILIKLA açıklanacak bir şey değil. Hiç de olmadı. Ama buradan gidiliyor. E o zaman biz de gidelim bakalım... Perde gerisinde ne var anlayalım...
Unutulmaması gereken bir şey var. Kimse MESUT'a silah zoruyla ALMAN MİLLİ TAKIM FORMASI giydirmedi. Kendi haklı gerekçeleri vardı. Giydi. Sorun da değil. Mesut Özil, ERDOĞAN ile ilk kez de yan yana gelmiyordu. Ne oldu?
Niye şimdi? SORULARINI sorup peşine düşen yok!
İlerleyelim...
Almanlar'ın yaklaşık yüzde 40'ı ateist. Hıristiyanlığın iki büyük mezhebine inananların sayısında son yıllarda düşüş yaşanıyor.
24,11 milyon Katolik, 22,87 milyon Protestan, 5,9 milyon Müslüman, 100 bin Yahudi ve 100 bin Budist var. Üç aşağı beş yukarı bu rakamlar paylaşılmakta...
Angela Merkel ise geleneksel olarak Katolik Batı Alman erkeklerin yönettiği Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi'nin ilk Protestan lideri. Merkel'in babası PROTESTAN BİR RAHİP...
Biliyorsunuz zaten yazıldı çizildi...
Tarihler 2005'i gösterdiğinde MERKEL BAŞBAKAN oldu. Bu iki mezhebin ittifakıydı. Bunun da ilanı MERKEL'in BAŞBAKAN yapılmasıydı.
Ya da İKİ ALMANYA'nın gerçekten birleşmesiydi! Bu tablodan en çok umutlanan AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ oldu. Almanya'yı tamamen ele geçirmek ve yönetmek istiyorlardı. Haliyle bu durumdan rahatsız olması gerekenler vardı.
Oldular da. Bu da buralarda pek bilinmeyen BAVYERA LOBİSİ'ydi!
Tarih 2012'ye gelmişti. Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff için tehlike çanları çalıyordu. Bir KURGU yoldaydı. Geldi de... Wulff'u istifaya götüren 10 EURO'luk operasyona start veren BAVYERA LOBİSİ'ydi!
Güçlüydüler ve sonuç almayı bildiler.
Alman Cumhurbaşkanı bırakıp gitmek zorunda kaldı.
Çünkü Wulff, Washington'la birlikte Avrupa'yı yönetecek gücün Almanya olması için çalışıyordu. Buna itirazı olanlar vardı! Savaş her yerde devam ediyordu. Siyasetteki savaş, sporda da vardı. Katolikler'in hamlelerine, Yahudiler de karşılık veriyordu.
OLAY BUYDU!
Tarihler 2014'ü gösterdiğinde cevap geliyordu. Tabi bizler olaylara böyle bakamıyorduk! Bayern Münih Başkanı Uli Hoeness, 'vergi kaçakçılığı' suçundan 3 yıl 6 ay hapis cezası aldı.
Sert karşılığın geldiği yer KATOLİK camiasıydı! Katolikler YAHUDİ OLMAYAN AMA YAHUDİ KULÜBÜ OLAN BAYERN MÜNİH'in BAŞKANINI HAPSE YOLLUYORDU. Rövanş alınıyordu.
Spor üzerinden... Dünyanın hiçbir yerinde hapis cezası alan biri, çok önemli bir görevin başında kolay kolay duramaz.
Ancak Bavyera Lobisi, Uli Hoeness'ten vazgeçemezdi. Çünkü özel biriydi. Kimilerine göre sıradan bir futbolcuydu ama aklı onu çok özel bir konuma getirmişti.
BİLMEZDİK! Hala Bayern Münih Başkanı olarak görevinin başında.
Ancak Bayern Münih Kulübü'nün 1900'den beri kurucu tüzüğünde, en önemli iki kişi Yahudi idi.
Başkan Uli Hoeness'ti ama denge başkaydı!
1911'den itibaren Bayern, zengin bir Yahudi işadamının oğlu olan Kurt Landauer tarafından yönetildi.
1932'de Bayern için bir ilk Alman şampiyonluğu geldi.
1 yıl sonra da Hitler geldi ve Bayern için çöküş başladı. Daha sonra 1860 Münih öne çıkarıldı. Katolikler böyle istiyordu. Ama sonuç alamadılar.
Günümüzde BAYERN YAHUDİ KİMLİĞİNİ öne çıkarmaz. Bunu gizlemenin daha iyi olduğunu düşünür. Hatta kulübün 15 önemli sporcusundan 14'ü YAHUDİ'dir. Ama bu söylenmez ve yazılmaz.
Fotoğraf budur. Bilen bilir!
Neyse... Konumuza gelelim....
Şimdi Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi'nde bir akım, Yahudiler'le ortaklık yapmaya karar verdi. Çok önemli adımlar atıldı.
Bu ittifak kurulduğu an ABD, ALMANYA'da çöker! Çöküş hızlı olur hem de! Buna itirazı olanlar sahne aldı. Hamleler peş peşe gelmeye başladı. Geçtiğimiz haftalarda Avrupa turunda olan Steve Bannon'u yazdım.
Hatırlayın! İşte şimdi düşünülen bu adımlar atılmakta! Almanya Futbol Federasyonu Başkanı Reinhard Grindel, Washington'dan yönetilir.
Zaten Steve Bannon ile çok iyi dosttur! Yazdık!
Ancak yazmadığımız Reinhard Grindel'in YAHUDİ DÜŞMANI olduğu gerçeği idi...
Grindel'in de içinde bulunduğu güç DÜNYANIN LİDERİ olarak KATOLİKLER'i görürler.
Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi, Grindel'in biletini kesti.
Son günlerde patlak veren Mesut Özil tartışmalarının merkezindeki Grindel gönderilecek.
Ancak Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi de yani Grindel'i gönderecek ekip de Mesut Özil'den hoşlanmıyor.
O nedenle Almanya'nın ideolojisinde bir değişim olmayacak.
Sadece, Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi'ndeki Amerikan karşıtları Katolikler'le Bavyera Lobisi büyük bir anlaşmayı ilan ediyor.
Uli Hoeness'in Mesut Özil olayına girmesi, açıklamaları da büyük ortaklığın ilanı. Reinhard Grindel, Almanya Futbol Federasyonu'nu Washington'a bağladığı için önemli biri.
Onun görevden alınması, Katolikler'in Almanya futbolunda güç kaybetmesi anlamına geliyor. Mesut Özil'in Erdoğan'la fotoğraf çektirmesi kavganın yüzeyi sadece... Durum burada konuşulduğundan çok daha karmaşık!
Katolikler'le Bavyera Lobisi'nin arasındaki savaşın ilk kurbanı Mesut Özil oldu.
KAVGA edenler, ERDOĞAN'la fotoğraf çektiren futbolcuları zemin olarak kullandı.
Start böyle verildi.
Kavga tüm şiddetiyle MESUT üzerinden gitti.
Mesut Özil'le Tayyip Erdoğan, tam 7 kez bir araya geldi.
Fotoğraflar da paylaşıldı, kimse buna ses çıkarmadı.
Neden Mayıs 2018 beklendi?
Almanya ray değiştiriyor. Bunu kiminle yapacağı yakında anlaşılacak. Reinhard Grindel, Mesut'un mesajlarından sonra federasyona bir açıklama yazdırdı.
Açıklamada, "Asla ırkçı olmadıklarını" anlatmaya çalıştı. Grindel zaten hep Mesut'tan açıklama bekledi.
Çünkü BAVYERA LOBİSİ'nin önüne geçmek istiyordu.
ABD'nin Almanya'da güçlü olması planlanırken, güç kaybetmesine neden olan bir durum ortaya çıktı.
Şimdi nasıl kararlar alınacak, nasıl adımlar atılacak bilinmiyor.
Mesut'un ifadeleri BAVYERA ekibinin ağır bastığı medya tarafından köpürtüldü.
Ve ayrılık yaşandı...
Almanya'da tarihi bir savaşın futbol sahasında oynandığını görüyoruz.
Sonuçlarını hepimiz merak ediyoruz.
Mesut da İlkay da burada kullanılan çocuklar. Konun IRKÇILIKLA doğrudan ilgisi yok aslında. Kavga KATOLİKLER ile YAHUDİLER arasında. IRKÇILIK KENDİLERİNİN SÖYLEYEMEDİĞİ ALANDA.
Konu TÜRKLER değil...
Ama kavga bizim çocuklarımızın üzerinden yürüyor. Mesut daha akıllı olup oyunu bozabilirdi.
Araya atacağı kısa bir pas, tezgahı bozardı. Yapmadı... Yapamadı...
Türkiye dünya üzerinde BAĞIMSIZ politika izlediği için de hem ABD'nin hem Almanya'daki ittifakın hedefinde...
Mesut da simge...
Top bahane...
Olaya böyle bakın bir de....

YORUM EKLE