Nefret ettiğimiz halde söyleyemiyoruz, çünkü…

Kimi zaman bir konuda ölesiye nefret ederiz ama içimizde tutmaya mahkum ederiz o duyguyu...

Çünkü…

Kızarlar, sevmezler, aykırı görürler, yaşadığı çevrede dışlarlar, başımız belaya girer…

Benzeri korkulardan kaynaklanıyor.

Oysa oturduğunuz mahalle veya sitede herkes yanlış yaparken doğruyu önermek asilce bir tavırdır. Seferihisar’daki sitede bir adam, beslediği güvercinleri korkutuyor diye kısırlaştırılmış kedileri bile çuvala doldurup atmış.

İnsanlık dışı, vicdansızlık…

Aynı kişi yeni gelen kedileri korkutsun diye bir ağaca köpeği bağlıyor, ölünceye kadar orada kalıyor.

Kaç defa yazdım.

Son olarak baktım, sadece zinciri kalmış.

O mahkumiyet için yenisi gelirse, itiraz etmekle kalmayacağım.

Mücadeleye hazırım!

Çünkü korkak değilim, canlı hakkını savunmak erdemli bir tavırdır.

17 Ağustos 2019 Cumartesi saat 22.35’te Seferihisar’daki sitedeyim yine...

Her hafta sonu olduğu gibi yakınlarda bir düğün var.

Sesin şiddetini, “yüksek” diye ifade etmem yetersiz kalır.

Saatin önemi yok onlara göre. Coşku, heyecan, oyun, raks…

Aralıklarla pompalı tüfek sesi, kaçınılmaz olarak havai fişek…

Senin düğününden, senin keyfinden bana ne?

Beni niye rahatsız ediyorsun?

Hasta, çocuk, yaşlı varmış onların umurunda değil.

NERESİ SAKİN ARKADAŞ?

Burası Türkiye’nin ilk “Sakin Şehir” unvanı almış ilçesi… Citta Slow!

İçindeki insanlardan kimisi, medeniyetten nasibini almamışsa, sükunet umurunda değilse; neye yarar?

Hadi kolluk kuvvetleri müdahale etsin bakalım…

Bin dereden su getirirler. Polis, jandarma da anlayış gösterip şikayeti iletiyor düğün sahibine…

“Komşular şikayetçi, lütfen saatinde bitirin!” diye..

Ancak tınlayan yok!

Yasaklar ihlal ediliyor.

Kanun nizam dinleyen yok… Bu manzaranın daha büyüğü, büyük şehirlerde var.

Sünnet, İslam peygamberi Hz. Muhammed’in söz ve fiillerine denir.

Erkek çocuğunun, o çirkin ifadeyle, “erkekliğe ilk adım atma” eylemine “sünnet” diyor ve din dışı ne varsa o sünnet içinde icra ediliyor.

Bari “sünnet” deme adına…

ADAM GİBİ NE DEMEK?

Sosyal medya, sayesinde mahremiyet sınırları kalktı.

Daha doğrusu kişi kendinin röntgenlenmesine gönüllü hale geldi.

Fotoğraflara bakıyorum, resmi görevli yapıp ettiklerini paylaşıyor.

En basitinden, “Sayın ….. …… makamlarında ziyaret ederek… fikir alış verişinde bulunduk…” gibi açıklamalar.

Bir, bize ne senin ziyaretinden…

Hadi kamusal yarar var diyelim.

Hangi fikri sundun, hangi fikirden faydalandın?

İki, ziyaret ettiğin kişinin ne kadar muhteşem olduğu kişisel iltifat ifadesi… Bana öyle gelmiyor.

Fotoğraflara bakıyorum; adam oturmasını bilmiyor. Koltuğa uzanmış gibi duruyor.

Adam ayakta durmasını da bilmiyor. Her an düşecek gibi...

Konuşmasını bir yana bıraktım. Çok şükür duymuyoruz.

Ancak yazdıklarının yarısı kurallara uygun cümle yapısından yoksun.

Adam, giyinmesini bilmiyor. Cırtlak bir kravat neredeyse dizine değecek.

Kısacası adam, adam değil!

Daha binlercesi var da…

Diyemiyoruz işte!

Çünkü…

KÜLTÜR, MEDENİYET, ÇAĞDAŞLIK!

Basit tanımıyla kültür; Yaşamda kazanılan bilgi, görgü, yapıp etmelerimizin bizde kalan tortusudur. Batının insan kültürünün geldiği noktayı kabul edin ya da etmeyin; Avrupa başta olmak üzere pek çok ülkede medeniyet ileri düzeyde.

En azından çoğunluk o medeniyet çizgisine riayet eder.

Bize tuhaf gelebilir bir turistin davranışları.

Ancak yönelik olarak size zarar vermez.

Sizin tek yaşam formu olarak bellediğiniz tarzınıza uymadığı için tuhaf karşılayabilirsiniz.

Çevrenize bir bakın. Bir de kültür, inanç ve genel politikalarından bağımsız olarak değerlendirin ve de mukayese edin.

Pekiyi sizi rahatsız ediyor mu?

Maddi veya manevi zarar veriyor mu?

Taciz ediyor mu?

Çöpünü yolun ortasına atıyor mu?

Kedi, köpeğe, sahipsiz hayvanlara tekme atıyor mu?

Ulu orta bağırıp çağırıyor mu?

Yola tükürüyor mu?

Toplu taşım araçlarını kullanma stili nasıl? Yolun karşısına geçerken trafik uyarı işaretlerine uyuyor mu?

Giyim kuşağımı, temizliği özenli mi?

Kaba saba davranışlarıyla saygısızlık yapıyor mu?

Bakışlarında, kavgaya hazırlanan arena savaşçısı öfkesi barındırıyor mu?

Göz göze geldiğinizde ilk selam veren kim?

Daha onlarca mukayese imkanı veren konu var.

Varın siz sayın…

Ne kadar ilkel, kötü, bencil, çirkin düşünce ve davranış varsa yaptıktan sonra bunları, inanç, gelenek, böyle gelmiş böyle gider mantığına sığdırmaya çalışanlara izin vermeyin.

Sonra istemediğimiz bir şeyi yapanlara, “biraz medeni olsanız…” uyarılarınıza karşı “bari dinime küfreden Müslüman olsa” yanıtını almanız kaçınılmazdır.

Nefret ettiğimiz duygu, düşünce ve tutumlar; davranışlara dönüşmeye başlayınca isyanımız fayda etmeyecektir.

Artık şu sokaklardaki düğünlere, görgüsüzce sünnet şölenlerine bir son verilsin.

Kaba ve çirkin hareketlerle başkalarını rahatsız edenlere, “dur” demekten çekinmeyelim.

İnsanca, medenice yaşamak her insanın hakkıdır.

Yaratanın tüm canlılara verdiği yaşam hakkını soysuzlara kaptırmak, insanlığımızın hakkını veremediğimizin de bir göstergesidir.

Nefret etmek insani ve samimi bir duygudur.

Gizlemek iki yüzlülük...

Nefret ettiklerimizse, her canlıya zararlı olduğu içindir.

“Yaratılanı, yaratandan ötürü sevmeyi”, konuşmalarını süslemek isteyenlere bırakmamak için…

Önce kendimizi severek başlayabiliriz.

YORUM EKLE

banner160