Babalar Günü öncesinde babasına hayat hediyesi

Organ bağışına duyarlılığını, ailesine “bana bir şey olursa organlarımı bağışlayın” diyerek adeta vasiyet eden Aysun Acardal, (27) karaciğer yetmezliğine giren babası Mustafa Acardal’a (68) canlı donör oldu.

Babalar Günü öncesinde babasına hayat hediyesi

Organ bağışına duyarlılığını, ailesine “bana bir şey olursa organlarımı bağışlayın” diyerek adeta vasiyet eden Aysun Acardal, (27) karaciğer yetmezliğine giren babası Mustafa Acardal’a (68) canlı donör oldu. Öldükten sonra yapılmasını istediği şeyin hayattayken gerçekleştiğini belirten genç kız, “Bundan değerli bir şey olamaz. Zamanlama gerçekten manidar. Babalar gününden önce. Her sene farklı değişik bir hediye almayı düşünürdüm babam için, bir şeyler yapmayı planlardım. Ama gerçekten bu kadarını planlayamamıştım. Benim için çok güzel bir şey oldu. Babam için çok ayrıcalıklı bir hediye oldu” dedi.

Manisa’nın Turgutlu ilçesinde yaşayan 4 çocuk iki torun sahibi oto elektrikçisi Mustafa Acardal, geçtiğimiz 16 Aralık’ta eşi Ülker Acardal’ı akciğer kanserinden kaybetti. 2 yıldan bu yana kızları Atiye (43), Ebru (35), Şerife (32) ve Aysun (27) ile birlikte hayat arkadaşını yaşatabilmek için mücadele eden Acardal, eşinin kaybıyla yaşadığı büyük acının ardından hastalandı. Celal Bayar Üniversitesi Hastanesi’nde tetkikleri yapılan ve kriptojenik karaciğer yetmezliği (nedeni bilinmeyen) tanısı koyulan Acardal, karaciğer nakli kararı alınması üzerine İzmir Kent Hastanesi’ne başvurdu. Acil nakil gereken Acardal’a ilk gönüllü donör en küçük kızı Aysun oldu. Yapılan tetkikler sonucunda genç kız tam uyumlu bulundu ve geçtiğimiz 16 Mayıs’ta Doç. Dr. Murat Kılıç başkanlığında Dr. Opr. Dr. Cahit Yılmaz, Opr. Dr. Kamil Kılıç, Opr. Dr. Rasim Farajov, Opr. Dr. Zaza Iakobadze, koordinatör Gülay Aksu’dan oluşan ekip tarafından nakil gerçekleştirildi. Önce donör Aysun Acardal, ardından da baba Mustafa Acardal şifa ile taburcu oldu.

Organlarımı bağışlayın, demişti babasına canlı donör oldu

Annesini kaybetmenin acısını dinmeden hiçbir sağlık sorunu yokken siroz gelişen babasını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalan organizatör (düğün- özel gün organizasyon işi) Aysun Acardal, yaşadıklarını şöyle anlattı:

“6 ay kadar önce annemi kaybettim. Bu tarif edilemez bir acı zaten. İki ay sonra babama siroz tanısı koyuldu, bir başka hastanede. Referansla Kent’e geldik. Nakil olması gerektiği söylendiğinde çok sevindim. En azından uzun bir tedavi süreci gerekmeyecekti. İlk ben gönüllü oldum. Üç ablam var, çok dua ettim, sıra onlara gelmesin diye. İki gün sonra telefonla uyumlu çıktığım bildirildi. Yüzde 100 uyumlu çıkmıştım, bu inanılmaz gibi bir şey. Çünkü babam son evredeydi. Hiç korkmadım, tedirgin olmadım. Severek yaptım. Neden severek yaptım; zaten organ bağışıyla ilgili bir düşünce vardı aklımda. Handikap içerisindeydim, verip vermeme konusunda. Aileme söylemiştim, bana bir şey olursa organlarımı bağışlayın diye. Ama Allah bana öyle bir pozisyon oluşturdu ki organ bağışı yapabiliyorum; canlı verici olabiliyorum, verdiğim kişi birinci derece yakınım, babam. Bundan değerli bir şey olamaz. Zamanlama gerçekten manidar. Babalar gününden önce. Her sene farklı değişik bir hediye almayı düşünürdüm babam için, bir şeyler yapmayı planlardım. Ama gerçekten bu kadarını planlayamamıştım. Benim için çok güzel bir şey oldu. Babam için çok ayrıcalıklı bir hediye oldu. Allah’a şükür sağlığımıza kavuştuk. Doktorumuz Murat Kılıç ve ekibine çok teşekkür ediyoruz. Çok çok iyiyiz, işimize geri döneceğiz, bayramdan sonra.”

“Kızımın verdiği bu hediyeyi tarif edemiyorum"

Kızından nakledilen karaciğer parçasıyla ikinci hayata başlayan Mustafa Acardal ise şöyle konuştu:

“Eşimi kaybettikten sonra rahatsızlandım. Olayın karaciğer olduğunu bilmiyorduk. Hastalığım ilerledi. Karnımda sürekli sıvı toplanıyordu. Gün aşırı 5 litre sıvı alınıyordu. Nakil olana kadar 110 kilo sıvı çekildi. Siroz tanısı koyuldu. Kızım bana donör oldu. Allah herkese böyle evlat versin. Sağlığım o kadar güzel ki. İnanmayabilirler, eskisinden iyiyim. Bunu doktorlarıma borçluyum. Bu kadar kısa sürede bu kadar iyi olacağıma inanmıyordum. Çünkü buraya geldiğimde son evredeydim. Kızımın verdiği bu hediyeyi tarif edemiyorum. Babalar gününde evladı, pantolon almış, ceket almış ama buna bir ad takamıyorum. Bu ayrı bir şey, Allah kimseye de tattırmasın, zor olan bir şey. Bu hayat terazisi. Ben evladımda aynısı olsa seve seve veririm.”

Mustafa Acardal’ın kendilerine başvurduğunda karaciğer yetmezliğinin son döneminde olduğunu belirten Kent Hastanesi Karaciğer Nakli Bölüm Başkanı Doç. Dr. Murat Kılıç da şöyle konuştu:

“Nedeni belli olmayan karaciğer sirozuna bağlı oldukça ağır bir hasta konumundaydı, nakil olmazsa birkaç ay içinde kaybedilecek kadar durumu kötüydü. Tek tedavi karaciğer nakliydi. Aile bağları kuvvetli olduğu için 4 kızı da verici oldu. Kızı Aysun’un karaciğerinin yarısını alarak babasına naklettik. Karaciğer kendisini yenileyen bir organ, iki tarafta da kısa sürede normal hacmine ulaşıp, karaciğer yetmezliğini ortadan kaldırıyor. Mustafa bey de böyle, artık poliklinik kontrollerine geliyor. Karaciğer fonksiyonları normal hale geldi. Türkiye’de kadavra bağışlar az olduğu için ağırlıklı olarak canlı vericili nakil yapıyoruz. 4’te 3’ü canlıdan, aile bağları kuvvetli ama gönül ister ki kadavradan bağışlar artsın.”

Güncelleme Tarihi: 16 Haziran 2018, 14:06
YORUM EKLE
banner144
SIRADAKİ HABER

banner160