Tefekkür ile bir ömür geçirmek

TEFEKKÜR İLE BİR ÖMÜR GEÇİRMEK
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz 
şöyle buyuruyor: “Bu dünya hayatı, hakikatte 
sadece bir oyun ve eğlenceden ibarettir; âhiret 
yurduna gelince işte asıl hayat odur. Keşke bunu 
bilselerdi!”1
Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili 
Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Dünyada 
kimsesiz bir garip yahut gelip geçen bir yolcu gibi 
ol!”2
Aziz Müminler!
Yaşlarımız farklı olsa da hepimiz ömür denilen 
sayılı günlere sahibiz. Ne bir nefes önce ne de bir 
nefes sonra, sadece Allah Teâlâ’nın bildiği bir anda, 
can emanetimizi teslim edip bu dünyadan göçeceğiz. 
Hesap için mahşer meydanına doğru yola çıkarken, 
yanımızda imanımız ve salih amellerimiz dışında 
azığımız olmayacak.
Zamanın değerini, hayatın anlamını, gençliğin 
önemini, bir lokma nimetin ve bir nefes sıhhatin 
şükrünü idrak edebilmişsek ne mutlu bize! Ama 
günlerimizi heba etmiş, malımızı israfla yemiş, 
aklımızı ya da bedenimizi zehirlemiş, sevdiklerimizi 
incitmiş, ibadetlerimizi aksatmışsak, eyvahlar olsun 
bize!
Bir miladi yılın daha sonuna geldiğimiz şu 
günlerde, ömrümüzden bir koca yıl daha eksildi ve 
ölüme bir adım daha yaklaştık. O halde tefekkür 
zamanıdır! Geliniz, geride bıraktığımız yıl içerisinde 
neler yaşadığımızı, hangi manevi bereket 
kapılarından ve ilâhî imtihanlardan geçtiğimizi hep 
birlikte tefekkür edelim. 
Kıymetli Müslümanlar!
Geride bıraktığımız yılın başında üç ayları 
karşıladık. Rahmetin ilk cemresi Regaib’i, 
zihnimizin berraklığı ve yüreğimizin ferahlığı 
Mirac’ı, mağfiretin zirvesi Berat’ı idrak ettik. Acaba 
bu müstesna geceleri fırsat bilerek rağbetimizi 
Rabbimize yöneltebildik mi? Peygamberimizin 
“gözümün nuru”3 dediği namazlarımıza daha sıkı 
sarılabildik mi? Pişman olup tevbe ederek hata ve 
günahlarımızdan uzaklaşabildik mi?
Değerli Müminler!
Her yıl olduğu gibi, bu yıl da Ramazan ile 
müşerref olduk. Bin aydan daha hayırlı olan Kadir 
Gecesi’ni idrak edip bayrama kavuştuk. Ne kadar 
hamd etsek azdır! Zira mübarek Ramazan ayı, infak 
ve ihsanın tadıyla nice yardımlaşma ve paylaşma 
imkânı sundu bize. Sahurla berekete, oruçla sıhhate, 
Kur’an’la nura, teravihle huzura eriştik. Kendimize 
soralım: Ramazan’ın bereketini kuşanıp, yıl boyunca 
mazlum ve muhtaç kardeşlerimizin dertlerine çare 
olabildik mi? Kur’an ayı bittikten sonra da Kur’an 
ile yaşamaya devam edebildik mi? Zikreden dilimiz, 
şükreden kalbimiz, tevekkül eden aklımız, sabreden 
bedenimiz bu güzel hasletlere alıştı mı?
Muhterem Müslümanlar!
Yine bu yıl içinde, iman, sadakat, şükür ve 
teslimiyetin ifadesi olan kurbanlarımızla bayram 
yaptık. Komşularımızın, akrabalarımızın, 
yoksulların, yetimlerin haklarını gözettik. Bayramın 
barış, huzur ve kardeşlik iklimini yaşadık. Acaba 
geçirdiğimiz Kurban Bayramı, Rabbimize olan 
bağlılığımızı, sevgi ve itaatimizi güçlendirdi mi? 
Bayramın ardından yıl boyunca sadaka ve infak 
bilincimizi canlı tutabildik mi? Paylaştıkça mutlu 
olabildik mi? 
Aziz Müminler!
Geride bıraktığımız yılın son diliminde, 
Peygamber Efendimizin dünyamızı teşrifini ve 
Mevlid-i Nebi Haftası’nı idrak ettik. Bu hafta 
vesilesiyle, Allah Resûlü (s.a.s)’in aile konusundaki 
tavsiyelerini dinledik. Onun ailesinde şefkat, adalet, 
güven ve istişarenin hâkim olduğunu yeniden 
hatırladık. Kendimize soralım: Peygamberimizi 
örnek alarak aile değerlerimize sahip çıkabildik mi? 
Sevgiyle kurduğumuz yuvalarımızı adalet ve 
merhametle koruyabildik mi? Şiddete asla 
müsamaha göstermeyerek, sorunlarımıza akl-ı selim 
ile çare bulabildik mi?
Kıymetli Müslümanlar!
Dünya hayatı ahirete uzanan bir yol; insan 
sorumluluk yüklenen bir yolcu; ömür ise meşakkatli 
ama kıymetli bir yolculuktur. Öyleyse dünyada yolcu 
olduğumuzu aklımızdan çıkarmayalım. Dünyalık 
olan ne varsa, hepsine bir yolcu kadar değer verip, 
nihai hedefimizin cennet olduğunu unutmadan 
yaşayalım. Ömrümüzün ve elimizdeki nimetlerin 
kıymetini bilelim. Her günümüzü Rabbimizin 
rızasına uygun, faydalı işlerle, iyilik gayesi ve 
tefekkür sermayesi ile geçirelim

YORUM EKLE