Saadet Partisi Edremit ilçe başkanı Ahmet Pınar gündeme dair basın açıklamasında bulundu.

Saadet Partisi Edremit ilçe başkanı Ahmet Pınar gündeme dair basın açıklamasında bulundu.

Saadet Partisi ilçe başkanı Ahmet Pınar gündeme dair basın açıklamasında bulundu.
 
İSRAİLLE NORMALLEŞEN FİLİSTİNLE ANORMALLEŞİYORDUR!
Kıymetli hemşerilerim
 Artık Ramazan-ı Şerif'in son günlerini idrak ediyoruz.
 Allah huzur, bereket, sağlık ve afiyetle bu günleri tamamlamayı ve ardından da bayrama kavuşmayı
bizlere nasip eylesin…
 
İsrail'in Alçakça Saldırıları
 
Yıllardır olduğu gibi bu Ramazan da maalesef, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’da terör devleti İsrail’in
Müslümanlara yönelik şiddetine tanık olduk. İsrail, Müslümanların gözbebeği Mescid-i Aksa'ya ve
oradaki Filistinli kardeşlerimize saldırılarının şiddetini artırdı. 
İsrail, bu saldırılarını özellikle İslam dünyası için bu özel günlerinde gerçekleştirerek tüm
Müslümanlara gözdağı vermeye çalışıyor. Yani işgalciler, alçaklıklarına ve pervasızlıklarına her gün
bir yenisini daha eklemeye devam ediyor.
Düşünün ki, İsrail'i 1948 yılında haksız ve hukuksuz bir şekilde Birleşmiş Milletler kurdu ama İsrail
bugüne kadar kendisini kuran BM'nin aldığı hiçbir karara uymadı. 1967 öncesi sınırlara dönüşünü
öngören, BM Güvenlik Konseyi'nin 242 sayılı kararını ve daha nicesini tanımadı.
 
"İşgal Devleti" İsrail
 
BM'ye kayıtlı her ülke milli sınırlarını deklare etmek zorunda fakat İsrail, kuruluşundan başlamak
üzere kesin sınırlarını belirlemedi... Çünkü sürekli genişleyen bir "işgal devleti" özelliğini korumak
istedi ve buna devam ediyor.
İsrail; hiçbir kutsala saygı göstermeyen, hukuka riayet etmeyen gözü dönmüş bir yapıdır.
Çocukları ve kundaktaki emzikli bebekleri katlettiler; okulları, camileri ve yaralı taşıyan ambulansları
dahi bombaladılar! Müdahale edilebilir hastalıklardan dolayı hastaneye ulaşması engellendiği için
hayatını kaybeden Filistinliler oldu. 
İsrail; bu haliyle Siyonist lobilerinin gücüyle dünyaya varlığı konusunda baskı uygulamış, işgalci bir
çeteden başka bir şey değildir.
İsrail'e Daha Ne Kadar Sessiz Kalınacak?
Şimdi soruyorum!
-Şehirlerin üzerine fosfor bombaları yağdıran, Gazze'yi açık hapishaneye ve Nazi türü toplama
kamplarına çeviren, mabedimizi kirli postallarıyla kirleten İsrail'e daha ne kadar sessiz kalınacak?
-Kutsal mabetlerimizi kirli postallarıyla çiğneyen, ibadet eden Müslüman kardeşlerimizi coplayan, gaz
bombası atan, mermi sıkan bu alçaklara sesimizi ne zaman çıkaracağız?
-Ramazan'da değilse ne zaman derlenip, toparlanıp; kendimize geleceğiz?
-Ne zaman iktidar ve para odaklı değil de; "hak, adalet ve ümmet merkezli", "Kudüs ve Mescid-i
Aksa" odaklı bir bakış açısı ortaya koyacak iş başında bulunanlar?
Altını kalın harflerle çizerek ifade ediyorum; bu pervasız saldırıların nedeni İsrail’in sahip olduğu güç
ya da cesaret değil, kahrolarak söylüyorum, İslam dünyası yöneticilerinin içine düştüğü acziyettir!
 
Şimdi gördünüz mü normalleşeceğiz dediğiniz şebekeyi?
Şimdi anladınız mı yollarını bayraklarla donattığınız, atlarla nümayiş yapıp, kırmızı halılarla
karşıladığınız İsrail'in anormalliğini?
Bu saldırıların faili, geçtiğimiz haftalarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetiyle gelip kanlı ayaklarıyla
Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde ağırlanan İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’tur!
Ve bir kez daha tekrar ediyorum; İsrail'le normalleşen, Filistin'le ve mazlumlarla anormalleşiyordur!
Rotanız Neden Gazze'den Tel Aviv'e Döndü?
 

İslam âlemi ve tüm dünya için "sorunların anası" olan bu konu haricinde, diğer anormalliklerinizi bu
hafta gündeme getirmeyeceğim...
Mesela saraydaki iftar sofralarınızı, örtülü ödenekten yapılan harcamaların zirve yapmasını, "isteyen
herkese iş var" açıklamalarınızı, "kriz var ama sorumlusu biz değiliz" kabilinden gülünç
değerlendirmelerinizi gündemimize dahi almayacağım..
Enflasyon açıklamayı suç saymaya kalkışmanıza dair de bir şey söylemiyorum; enflasyonu en iyi
milletimiz hesaplıyor zaten hem de her gün kuruş kuruş, lira lira!
 
Fakat şu soruların cevabını verin;
-Adeta kitlesel zulme uğrayan Filistinlileri her şekliyle yanında olmak varken, İsrail'in alçakça
saldırılarına "müdahale" ifadesini kullanmak nasıl bir savrulmuşluktur?
-Büyük Ortadoğu Projesi ya da daha doğru ifadesiyle Büyük İsrail Projesi için geçmişte yaptığınız
yanlışların sonuçlarını bunca acıya rağmen hala anlayamadınız mı?
-Bir türlü gerçekleştiremediğiniz Gazze ziyaretinizin rotası ne oldu da yeniden Tel Aviv'e döndü?
 
Son 20 Yılda Her Ne Olduysa Ak Parti İktidardayken Oldu
 
Bunlara cevap veremeyenler, şimdi çıkmış Suriye'de olup bitenlerde Ak Parti iktidarının büyük
sorumluluğunu ifade eden Genel Başkanımıza cevap yetiştirmeye çalışıyorlar.
İş başına geldiği günden bugüne Irak, Afganistan, Suriye, Libya, Tunus, Mısır, Doğu Türkistan, Filistin
ve daha onlarcasında ya zulme sessiz kalanlar ya da ortak olanlar kendilerini gözden geçirmelidirler.
Hani Şair diyor ya; "Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar..."
Evet, her şey biz yaşarken oldu, dahası son 20 yılda yaşanan ne varsa siz iktidardayken oldu; belki
de daha vahimi siz iktidardasınız diye oldu!
Bir başka açıdan ifade edersek de; biz iktidarda değiliz diye oldu! Düşünebiliyor musunuz; Milli
Görüş, Saadet Partisi 20 yıl iktidarda olacak da İsrail böylesine fütursuzca hareket edebilecek;
mümkün mü?
 
 Saadet Partisine sataşarak, iftira ve hakaret ederek oy devşirmeye çalışanlara sesleniyorum;
öncelikle Erbakan Hoca hayattaydı ve bizler de Allah'a hamdolsun, her daim yanındaydık... Ama sizi
son 20 yıl Hocamızın yanında hiç görmedik.. Bu işin bir tarafı...
Erbakan Hocamız 20 yıl tek başına iktidarda olacak da İsrail, böyle hiç olmadığı kadar rahat bir
dönemi yaşayacak? Mümkün mü bu?
Bırakın artık Erbakan Hocamızı istismar etmeyi. Onu "Abdülhamid Han'ın yalnızlığına" terk etmeye
yeltenenler sizlerdiniz. Çok şükür ki bizler onun hayatının her aşamasında yanında olduk. Onu yalnız
bırakmadık. İdeallerini hayata geçirmenin mücadelesini verdik, vermeye devam ediyoruz. 
 
  İsrail'e Karşı Somut, Caydırıcı ve Kalıcı Adımlar Atılmalıdır
 -Sahip olduğumuz imkânları birbirimizi yok etmek için değil, birbirimizi desteklemek için
kullanmalıyız.
 -Coğrafyamız üzerinde oynanan sömürgeleştirme politikalarına ve entrikalara karşı ortak stratejiler
üretmeliyiz.
 -İslam İşbirliği Teşkilatı’na sorumluluklarını yeniden hatırlatmalıyız. D-8 gibi savaşı değil, barışı,
çatışmayı değil diyaloğu esas alan kuruluşlara gereken önemi vermeliyiz. 
 -Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır; her türlü şahsi, etnik, mezhepsel veya bölgesel ihtirasları bir
kenara bırakmalıyız.
 -Büyük Ortadoğu Projesi’nin coğrafyalarımıza döşediği fay hatlarına engel olmalıyız. Farklılarımızın
düşmanlık sebebi olmadığı aksine zenginlik vesilesi olduğu bir anlayışı hayata geçirmeliyiz. 
Mescid-i Aksa'da bombalar patlarken, silahlar ateşlenir, Müslümanlar ibadet ederken coplanırken;
bizlerin öncelikli gündemi başka ne olabilir?
Başta Türkiye'de iktidarda bulunanlara ve İslam âleminin yöneticilerine ve tüm dünya kamuoyuna
çağrımızı tekrarlıyoruz; Filistin özgür olmadan, dünya huzur ve barışa kavuşamaz, öyleyse İsrail'e
karşı harekete geçin, somut, caydırıcı ve kalıcı adımları atın.
Saygılarımla Allah'a emanet olun..."

Güncelleme Tarihi: 25 Nisan 2022, 18:04

Körfezde Haber®

YORUM EKLE
banner144
SIRADAKİ HABER