Yozlaşan yazılı kültüre yabancılaşmak haktır!

“İçişleri Bakanlığı tarafından, 81 İl Valiliği'ne nikah merasimlerinde uygulanacak tedbirlere ilişkin genelge gönderildi. Ve alınacak tedbirler 24 maddede sıralandı.”

Bu haber cümlesi, en yaygın gazetelerden birinden noktasına, virgülüne dokunmadan alındı.

Sorun ne?

Yazım kurallarında sorun…

 “81 İl Valiliği’ne” yazımı yanlış. İl ve Valilik özel isim mi? Niye büyük harf kullanılıyor?

Bir de “ve” bağlaçtır.

Cümleleri, anlam ve görev bakımından benzer veya aynı olan kelimeleri, sözleri ve ögeleri (TDK’ye göre oge diye yazılır) birbirine bağlar. Yani noktadan sonra cümle “ve” ile başlamaz.

Alttaki şu cümle de..

“…Bu süreçten geçerken ilave istihdam sağlayan işverenlere de 'ilave istihdam desteği' adı altında bir destek sunacağız." dedi.

Başkasına ait sözler tırnak içinde kullanılır. Hazırlık cümlesinde konuşan kişinin adı verilerek tırnak açıldıysa; tırnak kapatıldıktan sonra “dedi, diye konuştu…” gibi tamamlayıcı fiille bitirildikten sonra nokta konulur.

Bunlar basit ama kullanıla kullanıla doğru gibi yazı diline yerleşen kurallardır.

Daha onlarca örnek seçilebilir.

Bunları çoğaltıp yanlışa katkıda bulunmak istemem.

DOĞRUCU DAVUT!

Her zaman, her şeyin doğrusunu söyleyene, “Doğrucu Davut söylemese olmaz” diye yaygın bir deyim vardır.

Bir süre sonra bu kişiler ciddiye alınmaz.

Bu yüzden sıkça yapmam. Sürekli eleştiren, hiçbir şeyi beğenmeyen insan değilimdir.

Ancak işi yazmak ve konuşmak olan gazeteci meslektaşlarımı uyarmak, yanlışı alışkanlık haline getirenleri de eleştiririm.

Benim işimin önemli bölümü doğru konuşmak ve yazmaktır.

Bilinler bilir. 30 yılı aşkın gazetecilik yaptım. “Konuşuyorum O Halde Varım” adını verdiğim bir kitap yazdım.

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nde konuşma eğitimi ve alan gazeteciliği dersleri veriyorum.

En doğrusunu araştırıp, gençlerle paylaşma gayreti içindeyim.

Eh durum böyle olunca yanlışı, doğruya çevirme görevim ve hakkım olduğunu düşünüyorum.

ACELEDEN OLUYOR HOCAM!

Samimiyetine güvendiğim meslektaşlarımı doğrudan “şöyle yazsaydın, böyle ifade etseydin, doğrusu şu şekilde yazılır…” diye uyardığımda, “hocam haklısın da aceleden oluyor” en sık aldığım karşılıktır.

Gazetecilik, her zaman ve daima “sınırlı zaman” ve “acele” yapılan bir iştir.

O yüzden herkes yapamaz gazeteciliği…

Hızlı ve zamanla yarışı hep kazanan iyi gazetecidir.

Sınırlı zamanı en doğru kullanan, hız tuzağına düşmeden olay ve olguları gerçekliğiyle aktarabilen başarılı gazetecidir.

Zordur ama başarmanın hazzı büyüktür.

Gazeteci, hayatın diğer alanlarındaki konfora hasret kalsa da zamanla bu hız, heyecan, güçlü intibak ve anlayışın şehvetine kapılır.

Değişmeyen, durağan, sıradan günlük hayat akışı içinde sıkılır.

İşte burada durup bazen dinlenmesi, içinde aktığı debisi yüksek akarsuyun kıyısından içinde bulunduğu durumu gözlemlemesi yararlı olur.

Eksikliklerini, doldurması gereken boşluklarını, kişilerle ilişkilerini, olaylara bakışını, mesleki bilgilerinin düzeyini, iletişim sorunlarını, ahlaki değerlerini, insani özelliklerini görebilmeli…

Özellikli bir iş koludur gazetecilik

Mesleğe yüklenen özel önem ve anlamın kişiliğine yöneltildiğini ancak mesleğin dışında kaldığında anlayanlardan olmamalıdır.

Bu duygu yıkıcı, yaralayıcı, yalnızlaştırıcıdır.

Bütün bunları, hep farklı alanlarda bilgi ve tecrübe edinen bir gazeteci olarak ifade ediyorum.

Aktif gazeteciliği bırakırken, sosyal ve kişisel planlarımı uygulayacak bilgileri biriktirmiş olmanın engin huzurunu duyduğum için bunu bir öneri olarak sunmayı düşündüm.

Bu yazıyı meslektaşlarıma ayar ve ders vermek için yazmadım.

Az da olsa yazım hatalarını sıkça yapıp bunu savunan meslektaşlarıma uyarı niteliği de barındırıyor elbette.

Son olarak;

Kendisi dışında herkesi okumamakla suçlamayan meslektaş tanımadım. Ne yazık ki doğrudur.

Ancak yazılı kültürün ihmal edildiği, nitelikli yazı yazmak bir yana yazım kurallarının hiçe sayıldığı yazıları okumayanları suçlamak da haksızlık değil mi?

YORUM EKLE

banner160