Yazmadan önce okumak

Kitap, yazılı kültürün cisim bulmuş halidir.

Yazmak ve okumak eşit ölçüde zihinsel faaliyettir.

Yazmak, hem bilgi birikimini hem yazı diline hakimiyetini gerektirir.

Yazar olmak isteyenler önce iyi bir okur olmalı, okumayı da zevkli bir alışkanlık haline getirmeli.

Okuduğunu anlamak, yazarla zihinsel eşleşmeyi olabildiğince sağlıklı kurmayı da zorunlu kılar.

Söz, akıl, bilim, açıklama, teori anlamlarını barındıran logos sözcüklerinin birleşimiyle meydana gelen Yunanca “epistomoloji”yi Türkçede “bilgi teorisi”, “bilgi bilimi” olarak ele alabiliriz.

Kitap yazarken en temel ihtiyaç bilgidir.

Sezgileri, kabaca gözlemleri “bilgi” olarak kabul edemeyiz. Bilgiye ulaşmak için izlenmesi gereken yöntemler vardır.

Kimi zaman çok sancılı, kimi zaman olağanüstü zevklidir bilgiye ulaşmak.

Pek çok bilimsel disiplinin izlerini takip etmeli…

Bilgiye sevecek kadar felsefe bilmeli yazar adayı…

Bu yolları izleyerek edindiğim bilgileri paylaştığım, “ Konuşuyorum O Halde Varım” adlı kitabı yazarken de yazının kurallarına uymaya özen gösterdim.

İyi bir okur, iyi bir kitabı hemen tanır.

Yazarıyla tanışıklığı önsözden başlayıp sayfaları çevirdikçe derinleşir.

Okur, kitabın içinde ne ölçüde kendini bulabiliyorsa yazara duyduğu güven artar. Bu bağla ortak bir dünya kurulur.

ANLAMAK ANLAŞILMAK

Kitap okunan çevrelerde yetişen çocuklar ve gençlerin kültürel gelişmişlikleri her ortamda fark edilir.

Niteliği ne olursa olsun; dili, ifade ve anlam bütünlüğü, giriş, gelişme ve sonuç bağlantıları iyi kurgulanmış bir kitabı okuyup bitiren kişi, okumadan önceki kişiden farklı olacaktır.

İyi okur, iyi yazılmış kitaptan bilgi, benlik, yeni duygu ve düşünce edinecektir. Okunanlar bireyin davranışlarında değişiklik yaratabiliyorsa, yansımasında yine yazarın başarısı en büyük paya sahiptir.

Bu sorumlulukla ele aldığım, “Konuşuyorum O Halde Varım” kitabımın temel hedefi de, “sözel iletişim” yoluyla bireysel ve toplumsal galişmeye katkı sağlamaktı.

Kişisel gelişim alanında bir damla olabilme çabası diyebilirim.

Medya dünyasında geçirdiğim 30 yıldan fazla sürede gözlemlerim, okuduklarım, yaptıklarım ve yaşadıklarımın bir bölümünü bu kitapta, yazı kültürünün olanakları ölçüsünde değerlendirdim.

Anlamak, anlamlandırmak ve yaşamak değerlidir.

Hayattan almak ve hayata vermek değerli bir dengedir.

Bu kitabı yazarken, hayattan aldıklarımı ölçülü ve haddimi bilerek verme gayreti içinde oldum.

Anlamadıklarımızı anlamış, alamadıklarımızı almış, bilmediklerimizi bilmiş, yaşamadıklarımızı yaşamış gibi yapanların rehberliği yıllarca bizi iletişimin kusurlu yollarında yordu.

En büyük endişem de işte saydığım basit ama derin anlamı olan bu sözlere muhalif davranmaktı.

Kitabım yayınlandıktan sonra konuşmayı meslek haline getiren dostlarımın, meslektaşlarımın, okuma sevdalılarının olumlu yorumlarıyla doğru yaptığımı anlamanın huzurunu yaşadım.

Yazmadan önce okumak gerek. Hem de çok okumak.

YORUM EKLE