AYVALIK'TA KAYMAKAMLIK ÖĞRENCİLERE 3 BİN ADET KİTAP DAĞITTI

20 milyon kilometre kareden 786 bin kilometre karelik vatan toprağına misak-ı milli ile çekilen ve imparatorluğun yanan küllerinden kahramanca verilen mücadeleyle Milli Devletini başkomutan Mustafa Kemal önderliğinde kuran Yüce Türk Milleti artık bir santimetre kare bile vatan topraklarından taviz verme noktasında değildir Tarihin her döneminde ne zaman başımızı kaldırıp ileriye baksak ve kararlı adımlarla yürümeye başlasak bir şekilde ayağımıza takoz konulmak istenmiştir. Özellikle cumhuriyetin ilanından bu yana bu coğrafyada yaşamanın bedeli olarak her türlü engellemelere maruz kalan yüce Türk Milleti yaşama ve çağı yakalama iradesini, egemen devlet olma iradesini tavizsizce göstermiştir.
Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş aşamasıyla birlikte şehirleşmeye de hızla devam etmekte olan, bu süreçte milli devlet ve toplum olarak kalma becerisini gösterebilen Türk Devleti, dünyadaki ve bölgedeki güçler dengesini rahatsız etmiştir. Bir şekilde kararlı bir biçimde dünya devleti olmaya doğru gidişinin engellenmesi için hal çareleri aranmıştır.
1990lı yıllar, SSCB'nin dağılması ve soydaşlarımızın kendi devletleri ile dünyada varlık göstermeye başladığı sürece eş zamanlı olarak ülkemizde terörün en zirvede olduğu dönemdir. Bu iki süreç arasındaki paralelliğin tesadüf olamayacağını bilmek gereklidir. Bu dönemde Türkiye, kendi iç meseleleri ile uğraşmaktan, ülkenin bir bölümüne insan kaynaklan ile birlikte maddi olanaklarını da harcamaktan başını alamamış ve bunun sonucunda da soydaş-dindaş devletlerle münasebet kurmak yerine enerjisini başka şeylere harcamıştır.
Terör yalnızca onu organize eden ve tetik çeken örgütün ideolojik çetesi değildir; terör küresel güçlerin yasal yoldan yapamadıklarını baskı unsuru olarak kullanma şekliyle hedefindeki ülkeleri yorma stratejisidir bir yanıyla. Söz konusu bu gerçekten hareket ettiğimiz zaman, bin yıldır bu topraklarda aynı kaderi yaşamış, et tırnak olmuş, ayrılmamak üzere birbiri ile kaynaşmış Türk-Kürt birlikteliğinin halk bazında ayrışma iradesi olmayıp meselenin bu millet ve bu coğrafyada hesap yapanların yüce Türk Devleti ve Yüce Türk Milletini yorma ve yıldırma çabasından gayri bir şey olmadığını bilmek ve bu gerçeğe göre hareket etmek lazımdır.