Toplumda engellilere ve engelli çocuklarımıza nasıl davranmamız gerektiğini ne kadar biliyoruz? Ne kadar hassasız, bilinçliyiz? Sadece engellilerin değil, onların ailelerinin de hayatlarını daha kolay hale getirebilmek için üzerimize düşen sorumluluklar nelerdir?

Öncelikle, engelli bir çocuğun ailesinin onu kabullenmesi, çevresiyle tanıştırması ve ona uygun bir eğitim imkânı sağlaması, tüm sürecin temel taşlarını oluşturur. Ancak bir gerçek var ki; engelleri sadece göz ardı etmek, onları “normal” bir şekilde davranarak çözmek mümkün değildir. Çünkü engelli bireylerin her birinin farklı ihtiyaçları ve duygusal dünyaları vardır. Onlarla ilişki kurarken, bu farkı göz önünde bulundurmak gerekir. Yok saymak, göz ardı etmek, daha fazla zarar verebilir. Oysa farkındalık yaratmak, onları destekleyici bir çevrede yaşatmak, yeteneklerini geliştirmek ve bağımsızlıklarını artırmak sadece onların değil, hepimizin sorumluluğudur.
Devlet okullarındaki özel eğitim sınıfları ve kaynaştırma/bütünleştirme programları, bu çocukların eğitimi için önemli fırsatlar sunmaktadır. Ancak ne yazık ki, lise eğitimini bitiren engelli bireyler çoğu zaman 18 yaşına geldiklerinde ailelerinin yanında, çoğunlukla da yalnız başına kalıyorlar. Bu süreçte, eğitim hayatları sona eren bu gençlerin sosyal hayata katılabilmesi ve kendilerini geliştirmeleri için başka yollar aranmaktadır.
Halk eğitim kurslarında, özel eğitim öğretmenlerinin rehberliğinde açılan kurslar sayesinde, engelli bireyler yeteneklerini keşfeder, el becerileriyle kazanç sağlamaya başlarlar. Bu, hem ailelerine destek olabilmelerini sağlar hem de özgüvenlerini arttırır. Ancak burada da bir sorun vardır: Kursların modülleri tükeniyor ve sistem tıkanıyor. Yeterli imkân sağlanamadığı için, bu bireyler bir süre sonra sosyal hayatın dışında kalıyorlar.
Bu durumu yaşayan aileler, çözüm beklemektedir. Özellikle Edremit Akçay'da yaşayan engelli bireylerin aileleri ve yardımsever gönüllü anneler grubu, seslerini duyurabilmek için çeşitli engelli dernekleriyle birlikte mücadele etmektedirler. Sürekli yer değiştiren eğitim merkezleri, engelliye uygun olmayan mekanlar ve halk eğitimdeki modül eksikliği, bu ailelerin çaresizliğini daha da derinleştiriyor. Seslerini duyurmak, hak ettikleri desteği almak için, ilgili kurumlarla ve belediyelerle irtibata geçilmesini talep ediyorlar. Edremit Belediyesi ve Balıkesir Büyükşehir Belediyesi gibi yerel yönetimlerden, engelli bireylerin eğitimi ve sosyal hayata katılımı için daha kalıcı ve sürdürülebilir çözümler beklemektedirler.
Belediye bünyesinde güvenli ve engelli bireylerin ihtiyaçlarına uygun mekanların sağlanması, engelli eğitimlerinin daha kapsamlı hale getirilmesi bu bireylerin topluma katılımını kolaylaştıracak ve ailelerin üzerindeki yükü hafifletecektir. Devletin belli kurumlarında engelli kadrosunda çalışma imkânı bulan bireyler, yaşamlarını bağımsız olarak sürdürebilmekte ve kendilerini daha değerli hissedebilmektedirler.
Hep birlikte, el birliğiyle ve tek sesle engelli bireylerimizin yanında durmalı, onlarla dostça, kardeşçe bir yaşam inşa etmeliyiz. Yorgun ebeveynlere omuz vermek, onların yükünü hafifletmek için herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğine inanıyorum.
Unutmayalım, engelli bireyler sadece birer göz bebeğimiz değil, aynı zamanda toplumun vazgeçilmez parçalarıdır. Onların mutlu, sağlıklı ve bağımsız bir yaşam sürmeleri hepimizin sorumluluğudur. Elele vererek, toplum olarak daha bilinçli ve daha duyarlı bir şekilde onlara kucak açmalıyız.
(Saliha Özduygu)
Yorumlar
Kalan Karakter: