Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde, Kemalist düşünceyi savunan siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri tarafından oluşturulan Ayvalık Talat Paşa Komitesi’nin düzenlediği, “1915’ten Günümüze Ermeni Soykırımı Yalanı’ adını taşıyan panel ve söyleşiler dizisi tüm hızıyla sürüyor. Bu kapsamda; geçtiğimiz hafta Avrupa Parlamento’sunun kabul ettiği sözde Ermeni Soykırımı İddiası ile ilgili Ayvalık Belediyesi’ne ait Sarı Zeybek Tesislerinde düzenlenen söyleşinin konuşmacısı Emekli Büyükelçi Onur Öymen oldu. Söyleşide; Ayvalık Belediye Başkanı Rahmi Gençer, Atatürkçü Düşünce Derneği Ayvalık Şube Başkanı Ahmet Üzgeç, CHP Ayvalık İlçe Başkanı Ahmet Toker, İşçi Partisi Ayvalık İlçe Başkanı Deniz Tuğhan Arbak, ÇYDD Ayvalık Şube Başkanı Nuray Özer, ilçede kemalist düşünceye sahip siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra çok sayıda vatandaş hazır bulundu. Söyleşinin açılış konuşmasını yapan ADD Ayvalık Şube Başkanı Ahmet Üzgeç, Ermenilerin bilgi birikiminden en çok korktukları devlet adamı olarak nitelendirilen Onur Öymen olduğunu kaydederek, Öymen’i Ayvalık’ta ağırlamaktan ve ilçedeki vatandaşlarla bir araya getirmekten duydukları memnuniyeti ifade etti. Üzgeç’in ardından konuşan Onur Öymen, bugüne kadar Türklere yapılan haksızlığın tarih boyunca hiçbir millete yapılmadığını vurguladı. Yakın tarihte Bulgaristan’da misyonerlerin kışkırtmasıyla bu ülkede Bulgar çetelerinin 276 bin Türk’ün Bulgarlar tarafından öldürülmesine rağmen, Bulgaristan’ın bütün Avrupa’yı ayağa kaldırarak meseleyi ‘Bulgaristan’da Türk Mezallimi’ sözüyle yansıtmaya çalıştığını anlattı. Bu konuda Fransız Yazar Piyer Loti ise yazdığı kitabında, Türklerin haklılığını, ‘Bu kadar zalimlik bir ülkeye yapılamaz’ sözleriyle dile getirdiğini kaydeden Öymen, “Oysa suçlu olan Bulgarlar, kendisini savunan Türkleri suçlu olarak tüm dünyaya ilan etmeye çalıştılar. Sonrasında bu kez kendisini savunan Türkler Bulgar çetelere karşı saldırınca da daha da çok Türklere saldırıyorlar ve 276 bin Türk’ü öldürüyorlar. Bu kadar da olamaz” dedi. 1914 olaylarında Ermeni teröristler tarafından sadece Kars’ta 135 bin Türk’ün katledildiğini ifade eden Onur Öymen, buna karşılık da Türklerin ise kendisini savunmak için bu teröristlerle mücadele ettiğini ve Ermeniler’in de Bulgaristan’ın yaptığı gibi haksız oldukları halde kendilerini haklı gösterebilmek için aynı taktiği uyguladığını belirtti. Paris’te 1918’de sadece 100 adet yayınlanan bir kitabın 91. sayısını tesadüfen bulduğunu anlatan Onur Öymen, “Bu kitabın başında Piyer Loti, bir deniz subayı olarak geldiği İstanbul’da çok etkilendiği Türkleri anlatıyor. Bu kitapta Loti, ‘Ben Fransa’dan geldiğimde ve Türkleri tanıdıktan sonra Türklerin dostu olmayana rastlamadığını belirtiyor. Ancak kitapta Ermenileri anlattığı ve Ermenileri eleştirdiği sırada kitabın 28. sayfası sansürleniyor. Düşünebiliyormusunuz? Fransızlar, 1918 yılında Ermenilerin eleştirilmesine katlanamıyorlar ve bir Fransız yazarın Fransa’da yayınlanan kitabını sansürlüyorlar. Bu sayfada ne yazdığını ise bugünde bilmiyoruz ve bu sayfa halen daha sansürlü. İşte bu bile çok şeyi anlatıyor” şeklinde konuştu. Türklerin tarih boyunca soykırım yapmadığının altını çizen Onur Öymen, “Gerçekler aslında Türklerden yanadır. 100 yıl öncesinin olayları dolayısıyla Türkiye’yi sanık iskemlesine oturtulmaya çalışılarak ülkemizden başka konular için taviz alınmaya çalışılmaktadır. Bizim bu propagandaya karşı yapmamız gereken, Ermeni çetelerinin vatandaşı oldukları Osmanlı İmparatorluğunu arkadan hançerlemek için neler yaptıklarını ve büyük devletlerden nasıl himaye gördüklerini halka anlatmak ve bir suçluluk psikolojisinden kurtulmak olmalıdır. dedi. “TEHCİR, SOYKIRIM DEĞİLDİR” O yıllarda Ermeni teröristlerle, Türkler arasında bir savaşın olduğunu ve bu savaşta Ermenilerin Türkleri, Türklerin de Ermenileri öldürdüğünü belirterek, “O yıllarda Ermenilerin saldırdığı Türk köylerinde de Türkler başka yerlere göçüyor. Yani aynı anda her iki tarafta da tehcir var. Bir ülkede tehcir olursa bunun adı soykırım olabilir mi? Bakıldığında, Lahey Adalet Divanı’nın bu konuda aldığı kararlarda bu bölgelerde tehcirin olduğu açıkça ifade ediliyor. Yani, ‘tehcir soykırım sayılamaz’ deniliyor. Niye böyle diyorlar? Çünkü bunu deseler, Amerikalıların da soykırım yaptıkları ortaya çıkacaktı. 2. Dünya Savaşı’nda Amerikalılar, Japonya’nın Amerika’nın batı kıyılarına saldırabileceği korkusuyla yüz binlerce Japon asıllı Amerikan vatandaşını ülkenin içlerine doğru zorla sürdüler. Tehcir bu. Buna soykırım denilebilir mi? Bunun gibi İngilizler de, Avusturalya’da yaşayan Almanlar da o yıllar kıyı bölgesinde yaşıyorlar ve bu yüzden de kıyı bölgesindeki o Almanları İngilizler de iç bölgeler sürmüştür. Yani bu tehcirin dünyada çok örneği var. Tehcir bir güvenlik tedbiri olabilir, başka bir meseleden kaynaklanabilir. Ama sonuçta tehcir tek başına bir soykırım değildir” ifadelerini kullandı. “ÜLKEMZDE ERMENİLERİN DEĞİRMENİNE SU TAŞIYANLAR VAR” Eski Büyükelçi Onur Öymen Ayvalık’ta yaptığı söyleşide Ermeni tehciri konusunda Atatürk’ün Nutuk kitabının her şeyi apaçık anlattığını kaydederek, “Maalesef ülkemizde bazı sözde bilim adamlarının ve gazetecilerin meselenin bütün boyutlarını ele almadan ve bu iddiaların gerçek olup olmadığını araştırmadan bu soykırım iddialarını doğru kabul ederek televizyon programları yapmaları, konferanslar vermeleri, makaleler yazmaları ve Ermenilerin değirmenine su taşımalarıdır. Türkiye’nin tezlerini cesaretle, karalılıkla savunan bilim adamları ve gazeteciler de vardır. Ancak gönül ister ki fikir özgürlüğüne olan bütün saygımıza rağmen bir milletin, bir neslin insanlık dışı cinayetlerle, soykırım yapmakla suçlanmaya çalışıldığı bir ortamda o iddialara destek olanlar hiç değilse tarihi daha zengin kaynaklardan araştırsınlar ve aksi yönde düşünen yani Türklere yapılan haksızlıklara karşı çıkan yabancı yazarların da görüşlerini yansıtsınlar. Türkiye yıllardan beri bu haksız, ölçüsüz propagandalara karşı gerçekleri anlatmaya, iddiaları çürütmeye dayalı bir savunma stratejisi izlemektedir Acaba doğru mu yapılıyor? Sadece savunmada kalarak bir davayı kazanabilir misiniz? Türklerin hem o tarihlerde, hem de daha yakın tarihlerde Ermeni zulmünden neler çektiğini anlatmayacaksınız. Sadece biz o iddia edilen şeyleri o ölçüde yapmadık diyeceksiniz. Bu doğru mudur? Kuşkusuz, Ermenilerin bu haksız suçlamalarını cevapsız bırakmamak lazımdır, ama stratejimizin ağırlık noktası bence bu olmamalıdır” diye konuştu.
Yorumlar
Kalan Karakter: