DÖRT YÜCELCİ’Yİ İNFAZA GÖTÜREN BEŞ GÜN SÜREN ACI ÖYKÜ 

DÖRT YÜCELCİ’Yİ İNFAZA GÖTÜREN BEŞ GÜN SÜREN ACI ÖYKÜ 

Doğan Prepol 

Bugün sizlerle Yücel Teşkilatı’nı konuşmak istedim. Çünkü İzmir’in bir çok ilçesinde
yaşayan Türk Makedonya'dan Türkiye';ye göçürüldü. Dört Yücelci’nin kurşuna dizilerek
infazının bu gün yıl dönümü.
“Yücel Teşkilatı” Makedonya'da yaşayan Türklerin hak ve özgürlüklerini, millî varlıklarını,
manevi değerlerini korumak ve yaşatmak için Makedonya’daki Türk aydınları tarafından
1941 yılında Şuayip İshak Aziz Efendi’nin önderliğinde kurulan bir teşkilattır. Merkezi
Üsküp olan bu teşkilat kısa sürede bütün Makedonya’ya yayılır. Yıllardan beri sahipsiz
kalmış, çeşitli haksızlıklara uğramış olan Türkler teşkilata üye olmak için adeta yarışa
girmişler ve kısa süre sonra Türklerin karar merci haline gelmiştir.
Gostivarlı hukukçu Salih Murat, Yücelci’lerle ilgili olarak şöyle demiştir, “bir milletin, tarihi
yıkıldığı yerden başlar. Biz buralarda ne zaman yıkıldığımızın yollarını ararken, bu yollar bizi
hep Yücelci’ler dönemine götürüyor” diyor. Esasında son yıkılışımız ve artık
duramayışımızın başlangıcı Yücelci’ler Hareketi’nin yok edilişiyledir. 
Teşkilat 1945 yılında Yücel adını almıştır.
“Yücelciler Hareketi”, İkinci Dünya Savaşı sırasında Bulgarlara daha sonra Yugoslavya'nın
başında olduğu Tito yönetimine karşı kurulan Türklerin mevcudiyeti, kimlikleri ve inançları
için mücadele eden bir “Türk mukavemet teşkilatıdır. Bu teşkilat, Üsküp radyosunda ilk
Türkçe yayını ve Türkçe eğlence programlarını düzenlemiş, o bölgede ilk defa Türk öğretmen
kurslarını organize etmiş, kurslarda Türkçe dersleri yanında birçok dersler vermiş, sayısız
öğretmen yetiştirmiştir.  Makedonya’nın en iyi öğretmenlerini teşkil eden birçok üyesi,
Türklerin yaşadığı en ücra köylere kadar giderek bu okullar için yeni Türk alfabesini, ilk
okuma kitaplarını ve daha birçok kitapları da hazırlamıştır. Hatta cezaevinde tutuklu
bulundukları süre içinde bile Üsküp Türk Tiyatrosu için birçok tiyatro eserini Türkçeye
çevirmişlerdir.
Mahkeme Türk toplamının yargılanmasına dönüşür
Ağustos-Eylül 1947’de aniden ve kimse ne olduğunu anlamadanYücel teşkilatını ilk kuran
grubunun fedakâr gençleri teker teker evlerinden apar topar toplanarak tutuklanır. Akılalmaz
işkencelerden sonar Yücel Teşkilatı mensuplarının duruşmaları 19 Ocak 1948’de başlamış.
Tutukluların avukat tutmalarına izin verilmemiş, yönetim tarafından avukat tayin edilmiştir.
Ancak avukatlar da duruşma sonrası hapse atılmamak için savunma yapmamışlardır.
Sanıklardan tutuklu oldukları sürede uğradıkları işkence ve tehditlerle suçlamaları Kabul
etmeleri istenir. Kendi milletlerine kültürel haklar elde etmekten başka amacı olmayan Türk
aydınları, bütün Komünist ülkelerde olduğu gibi “Halk düşmanlığı” ile suçlanır. Silahlı
terrörist muamelesi görürler. Bundan sonra mahkeme süreci, kanunun suç saydığı fiillerin
yargılanmasından çok azınlık meselesinin çözümüne bir bahane olarak kullanılır. Mahkeme
Türk toplumunun yargılanmasına dönüşür. Mahkeme süreci hoparlörlerle bütün Üsküp’e
dinletilir. Böylece Türkler üzerinde manevi bir baskı ortamı oluşturulur.
Beş günde karar verilir
Bir dönemi ve büyük bir siyasî provokasyonu aydınlatma iddiasındaki mahkeme, bütün
bunları beş gün gibi kısa bir sürede ortaya koyar ve beşinci günün sonunda 25 Ocak 1948
günü mahkeme verdiği kararı okur. Mahkeme Heyeti Hâkim Panta Maria, Savcı
Yardımcısı Blagov Popovski ve üyeler Remzi İsmail ve Mehmet Şakir’den oluşuyordu. Dört
kişi medeni ve siyasi haklarından mahrum ve mallarının müsadere edilmeleri suretiyle idama

mahkûm edildi. İdam mahkûmlarının cezaları 27 Şubat 1948’de kurşuna dizilerek infaz
edilmiş ve bu kahraman insanlar şehadet mertebesine ulaşmışlardır. Ancak mezarlarının
nerede olduğu bilinmemektedir. İdama mahkûm edilen Yücel Teşkilatı kurucularından, Şuayb
Aziz İshak, Müderris, Ali Abdurrahman Ali - Matbaacı, Nazmi ÖmerYakup - Hukukçu,
Adem Ali Adem –Saraç
Kurşuna dizilen bu kahramanların tek suçu, Yugoslavya’daki Türklere hizmet etme ülküsünden ve
Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlılıktan başka düşünceleri yoktu. Kültür faaliyetleri dışında da hiçbir
eylemleri olmamıştı. Bu fedakâr insanların, adi birer cani gibi kurşuna dizilerek idam edilmelerine
ve hapislere atılmalarına göz yumulması çok acıdır.
Yücel Teşkilatı ve Yücelciler, Makedonya’da yaşayan Türkler ile Türkiye’deki Türkler tarafından çok
fazla bilinmiyor maalesef.
Sağlıcakla Kalın

YORUM EKLE