Türk Eğitim-Sen Balıkesir 2 Nolu Şube Başkanı Süleyman Demir yeni eğitim ve öğretim yılı nedeniyle bir basın bildirisi yayınladı. Yayınlanan bildiride “2015-2016 Eğitim-Öğretim Yılı bugün başlıyor. Bu eğitim-öğretim yılı da yine büyük zorluklara gebedir. Ülkemiz hala eğitimde çağ atlamayı, dünya ülkeleri ile rekabet edebilmeyi, eğitimde kendini yenilemeyi başarabilmiş değildir. Bunda en önemli etken, yanlış eğitim politikalarıdır. Özellikle son 13 yıldır siyasi aktörlerin eğitime kendi çıkarları doğrultusunda yön verme çabaları, çözüme odaklı değil, sorun yaratan politika yürütmeleri, eğitime yatırım noktasında yetersiz kalmaları, kadrolaşmaktan, eğitimin asıl meselelerini göz ardı etmeleri bugünkü sonucu doğurmuştur. Dışı süslü, içi boş olan sistemler ihdas edilmesi, eğitimcileri mağdur ve mutsuz eden mevzuat düzenlemeleri, eğitimi koltuk kapmaca oyununa çeviren, yandaşı yücelten, yandaş olmayanı ötekileştiren uygulamalar, yeni eğitim-öğretim yılında eğitim çalışanlarını, öğrencileri, velileri olumsuz yönde etkileyecektir. Yeni uygulamaya göre; MEB stajyerliğin kaldırılmasıyla ilgili isterse yazılı sınav, isterse yazılı ve sözlü sınav yapacak. Bu sene stajyerliğin kaldırılması işlemleri sadece yazılı sınav sonucuna bağlı olarak gerçekleştirilecek. Bu uygulamayla ilgili şunları söylemek istiyoruz: Öğretmen olarak atananlar KPSS gibi çok zor bir sınavdan geçmektedir. Bu insanların bilgilerinin bir yıllık stajyerlik sürecinin ardından yeniden test edilmesi büyük bir haksızlıktır. Türk Eğitim-Sen olarak stajyerlik döneminde okul müdürü, danışman öğretmen ve müfettiş tarafından yapılan performans değerlendirmesinin stajyerliğin kaldırılması için yeterli olmasını istiyoruz. Performans değerlendirmesini geçenlerin yeniden yazılı ya da sözlü sınava tabi tutulması, onların önüne yeni engeller konulması anlamına gelir. Bunun öğretmenlerin yetişmesine, gelişmesine, mesleki liyakatine katkısı olacağını düşünmüyoruz. Sadece performansa dayalı bir stajyerlik sisteminin eskiden olduğu gibi MEB’de benimsenmesini ve uygulanmasını istiyoruz. Bu minvalde öğretmen adayları için getirilen yazılı ve sözlü sınav uygulamasının yasadan çıkarılması için gerekli düzenlemeler bir an önce yapılmalıdır. Bu yasal değişiklik yapılana kadar da Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde değişiklik yapılarak yazılı sınavdaki başarı puanının tıpkı performans değerlendirmesinde olduğu gibi 50 olarak değiştirilmesi ve ayrıca çok yoğun ve kapsamlı olan yazılı sınav konularının sadeleştirilmesi için çalışma yapılmalıdır. YANDAŞLAR, CANDAŞLAR, SIRDAŞLAR HALA OKUL YÖNETİCİLİĞİ KOLTUĞUNDA. Okullar yeni eğitim-öğretim yılında da ne yazık ki yandaş, ehil olmayan, iktidarın kulu haline gelen okul yöneticileri tarafından yönetilmektedir. İktidar, bir kanunla, sözde paralel yapıyı ortadan kaldırmak uğruna, tüm şerefli insanların üzerine bir gecede çizik atmıştır. Nerede yandaş olmayan, biat etmeyen, ahlakı ilke edinen, bilgili, liyakatli yönetici varsa, onların yöneticilik görevine son verilmiş; bu insanların yerine kula kulluk yapmayı şiar edinen, yalakalıkla bir yerlere gelen, düğme iliklemeyi adet haline getirenler okul yöneticisi yapılmıştır. Konu yargıya da intikal etmiştir. Danıştay İDDK, eski yöneticilerin görevlerine döndürülmesine karar vermiş ancak MEB bu kararı uygulamamış ve adeta hukuka meydan okumuştur. Bu nedenle şubelerimiz İDDK kararlarını uygulamayan valiler ve diğer yöneticiler hakkında suç duyurularında bulunmuştur. Genel Merkez olarak da İDDK kararının uygulanması için MEB’e yazılı başvuruda bulunduk. Ancak yazılı başvurumuzun üzerinden 60 günden fazla zaman geçmesine rağmen bir cevap gelmedi. Bu nedenle sendikamız, İDDK kararı uygulanmadığı için Milli Eğitim Bakanlığı’na dava açtı. Öte yandan Anayasa Mahkemesi kanunun okul yöneticileri ile ilgili maddesinin iptal istemini reddetmişti. Bu kararın, yandaşlığı meşrulaştıran bir karar olduğunu, bu kararı kınadığımızı bir kez daha yineliyoruz. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararının ardından Türk Eğitim-Sen olarak AİHM’e başvurmak isteyen mağdur okul yöneticilerine hukuki yardımda bulunuyoruz. Konuyla ilgili yardım almak isteyen tüm okul yöneticilerine hukuki hizmet veriyoruz. Umuyoruz ki bu hak gaspı AİHM tarafından tescillenir ve adalet yerini bulur. Okullarımızın kötü yönetilmesine, insanların sırf yandaş oldukları için makamlara getirilmesine karşı mücadelemiz her zaman sürecektir. Ayrıca sözlü sınava dayalı yapılan şube müdürlüğü atamalarında da yargı kararlarına uyulmadı ve şube müdürlüğü görevlendirmeleri iptal edilmedi. İptal kararının uygulanmaması MEB’in hukuk tanımaz tavrının en somut örneğidir. Bu, şube müdürlerinin de geleceklerinden, konumlarından emin olmama gibi bir durum ortaya çıkarmaktadır. Hukukun verdiği karar ve MEB’in tutumu şube müdürlerinin durumunu daha da belirsiz kılmaktadır. MEB’in kulağını tersten göstermeye, hukukun arkasından dolanmasına hiç mi hiç gerek yoktur. Şube müdürlüğünde kadrolaşma hayali kuranların hevesleri kursaklarında kalacak, ‘benim adamım olsun, ne olursa olsun’ anlayışı, tepeden inmeci zihniyet asla bu maçın kazananı olamayacaktır. Unutulmamalıdır ki; hiç kimse Türk Milleti adına karar veren mahkemelerin üzerinde değildir. ROTASYON UYGULAMASI BİR DAHA EĞİTİM ÇALIŞANLARININ GÜNDEMİNE GELMEMEK ÜZERE KALDIRILMALIDIR. Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenlere rotasyon uygulamasından geri adım attı. Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz eğitim-öğretim yılında sendikamız rotasyona şiddetle karşı çıkmış ve rotasyon uygulamasının getireceği zararları tüm kamuoyuna duyurmuştu. Sendika olarak öğretmenlerin bulundukları görev yerinde zorunlu hizmetini tamamlamışsa, istedikleri kadar çalışma hakkını önemli bir kazanım olarak görüyoruz. Rotasyon bu hakkı insanların elinden alan bir uygulamadır. Bakanlık da bu kez sesimize kulak verdi. Bu konuda MEB’i tebrik ediyoruz. Yanlıştan dönmek önemli bir erdemdir. Öte yandan rotasyon bir daha eğitim çalışanlarının gündemine gelmemek üzere kaldırılmalıdır. Rotasyon yönetmelikten de ivedilikle çıkarılmalıdır. YARDIMCI HİZMETLER, GENEL İDARE HİZMETLERİ, TEKNİK HİZMETLER SINIFINDAKİ EĞİTİM ÇALIŞANLARI DA YENİ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINA SORUNLARLA BAŞLIYOR. Eğitim çalışanlarımızın ekonomik problemlerinin yanı sıra özlük hakları ile ilgili sorunları da vardır. Yardımcı Hizmetler Sınıfında görev yapanların görev tanımları yapılmamıştır. Bu insanlar angarya işlerde çalıştırılmaktadır, çalışma saatleri esnektir. Bu arkadaşlarımızın görevleri sayılırken ‘idarenin vereceği diğer görevleri de yapar’ şeklinde ucu açık bir ifade eklenmiştir. Bu durum uygulamada birçok keyfiliğe yol açmaktadır. Öte yandan bazı okullarda hizmetli personel yok iken, bazılarında ise hizmetli personel sayısı ihtiyacı karşılamaktan uzaktır. Dolayısıyla okullarda hijyen tam olarak sağlanamamaktadır, bu da özellikle kış döneminde salgın hastalıkları beraberinde getirmektedir. Bu noktada okullarımızın hizmetli personel ihtiyacı tam olarak sağlanmalıdır. MEB’in görevde yükselme sınavlarının hem içerik olarak sadeleştirilmesi, hem de Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelikteki sınav taban puanının 60’a düşürülmesi gerekmektedir. Ayrıca görevde yükselme sınavları yıllardır yapılmamaktadır. Taleplerimizden birisi de görevde yükselme sınavlarının bir an önce yapılması ve periyodik hale getirilmesidir. Her yıl eğitim-öğretim yılı başında ödenen “Eğitim-Öğretime Hazırlık Ödeneği”; brüt bir maaş tutarında ve hizmet sınıfı ayrımı yapılmadan, personelinin tamamına ödenmelidir. Eğitimin sorunları umuyoruz ki bu eğitim-öğretim yılında çözülür, taleplerimize kulak verilir. Bu vesileyle yeni eğitim-öğretim yılını tebrik ediyor, eğitim çalışanlarımıza ve öğrencilerimize başarılar diliyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”denildi.
Yorumlar
Kalan Karakter: