-“BİZ KADINLAR SADECE SEÇMEK DEĞİL SEÇİLMEK VE YÖNETMEK İSTİYORUZ”

-“BİZ KADINLAR SADECE SEÇMEK DEĞİL SEÇİLMEK VE YÖNETMEK İSTİYORUZ”
Edremit İlçe Kadın Kolları Başkanı Gülen Üstüner, kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesinin yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, seçme ve seçilme hakkını büyük ölçüde kağıt üzerinde kaldığını, kadınların ne yazık ki uygulamada ailesinin seçtiğini, kendisinin ise seçilemediğini söyledi. Edremit İlçe Kadın Kolları Başkanı Üstüner in konu ile ilgili değerlendirmeleri şöyle: “ 5 Aralık 1934’de yürürlüğe giren Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilişinin 80. Yılında Atatürk’ün medeni “Memleketlerin birçoğunda kadınlardan esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu salahiyet ve liyakatle kullanacaktır.” sözlerine ne kadar uymaktayız. Seçme ve seçilme hakkı büyük ölçüde kağıt üzerinde kalmış, kadınlarımız ne yazık ki uygulamada ailesinin seçtiğini seçmiş, kendisi ise seçilememiştir.. 1894 yılında bağımsızlığını ilan eden Avustralya kadın haklarını kabul eden ilk modern ülke olmuştur. Daha sonra 1 Haziran 1906 yılında Finlandiya kadın haklarını kabul eden ilk Avrupa ülkesi oldu. Danimarka’da 1915, Rusya 1917, Amerika’da 1920, İngiltere, Azerbaycan, Kanada 1918, Almanya, Avusturya 1919, Türkiye ise 1930 ve 1935 yılından itibaren kadın haklarını kabul etmiştir. Türkiye de ki kadın haklarına ilişkin olarak 1917 yılında çok eşlilik çıkarılan bir yasa ile düzenlenmiştir. 1926 yılında medeni kanunla kadın erkek eşitliği gerçekleşmiştir. Kadınların siyasal alanda ve mesleki yaşamlarında hak iddia edebilmeleri 1908-1914 yıllarında dile getirilmişse de en çok Cumhuriyet dönemine gerçekleşmiştir. Türk kadınlarının kendilerine tanınan hakları bir mücadele vermeden kolayca elde ettiklerini söyleyenlere en iyi cevap Atatürk’ün kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkının verilmesi ile ilgili görüşmeler sırasında TBMM kürsüsünden yaptığı şu sözleri ile belirtmiştir:“Türk kadınına bu hakkın bir lütuf olarak verildiği kanaatinde değiliz. Kimse bu kanaatte olamaz. Bir memlekette ki yurdun her tarafı istilaya uğradığı zaman kadınlar ateş altında erkeklerle beraber omuz omuza çalışırlar, memleketin geri kalan kısmını korumak ve beslemek için tarlanın kara toprağından yiyecek çıkarmaya çalışırlar. Elbette bu varlıkların yurdun her köşesinde ve her tabakasında söz söylemeye hakları vardır.” Yine aynı konuşmada haklı olarak şöyle diyordu: “ Tarih Türk inkılap’ını anlatırken bunun bir kurtuluş olduğunu en başta söyleyecektir. Bu kurtuluşun çeşitli aşamaları içinde de özellikle kadınların kurtulmasını anacaktır.” Türk kadını kendisine tanınan bütün haklara layık olduğunu hem söz konusu haklar tanınmadan önceki asalet ve kahramanlığı ile hem de bu haklar tanındıktan sonra kısa zamanda çeşitli mesleklerde gösterdiği başarılarla kanıtlamıştır. 1924’de Cumhuriyet’in ilk kadın cemiyeti Türk Kadınlar Birliği kurulmuştur. Bu dernek kadınların siyasal hakları için çalışan ilk dernektir. Bu cemiyet kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesi için çalışmıştır. Türk kadınlar birli daha sonra 1935 yılında kadınların siyasal haklarını kazanmasıyla amacına ulaştığını ileri sürerek kendini feshetmiştir. 30 Nisan 1930 ‘da belediye seçimlerinde seçmen olma hakkı 26 Ekim 1933’te muhtar seçme ve köy ihtiyar heyetine seçilme hakkı 5 Aralık 1934’te milletvekili seçme ve seçilme hakkı verilmiştir. 1935 yılında kadınların seçme ve seçilme hakkını ilk kez kullandığı seçimler yapılmış, TBMM’ne 18 kadın milletvekili seçilmiştir. 1933 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildikten sonra Aydın’ın Karpuzlu köyünde seçimi kazanan Gül Esin ilk kadın muhtarımızdır. Bir zincirin gücü en zayıf halkasının gücü kadardır. Kadın ne denli güçlü ise toplumda o denli güçlüdür. Kadınların en temel ekonomik demokratik sosyal siyasal medeni haklardan mahrum bırakılması küçük yaşta evliliğe zorlanması çalışma haklarının elinden alınması kabul edilemez bir durum olarak toplumların geri kalmasına ve çöküşüne yol açacaktır. Bugün kadınlarımızı toplumsal hayattan soyutlamaya çalışan aile içi şiddet uygulayarak adeta kadınları infaz eden asılsız gerekçelerle kadınlarımıza ikinci sınıf vatandaş muamelesini layık gören, onların erdem ve değerini hala anlamayan zihniyetlere karşı;Tüm siyasi parti temsilcilerine sesleniyoruz. Yerel ve genel seçimlerde kadınlarımıza hak ettiği yerleri vererek süregelen haksızlıkları durdurmak sizlerin elindedir. Bu düşünceler ışığında Türk kadınının seçme ve seçilme hakkına kavuşmasının 80. Yılını kutlarken başta ülkemiz olmak üzere dünyadaki tüm kadınların annelik sıfatıyla sahip oldukları kutsiyetin farkına varılmasını ve uğradıkları her türlü haksızlığın son bularak toplum içinde eşit bireyler olarak yer almalarını diliyoruz.”

Güncelleme Tarihi: 04 Aralık 2014, 20:27
YORUM EKLE
banner144
SIRADAKİ HABER