OLACAĞI YAPILMAMIŞ MERDİVENLER

OLACAĞI YAPILMAMIŞ MERDİVENLER 

İZMİR'de, yıl 2017 ocak ayının ilk günleri.. Hastaneden eve dönüyordum. Narlıdere'ye dişim için gitmiştim. Dönüşte eczaneye uğradım. Elimde eczanenin küçük poşeti. Kaldırımdan apartman bahçesine doğru merdivenlerden aşağı inmeye başladım. 
2016 yazında eşyalarım İSTANBUL'dan geldiğinde işçilerden biri benim ineceğim taraftaki merdivenlerden çok kötü kaymış zor toparlanmıştı. Beni tembihlemişti, öbür taraftan inmem için. Ben de öyle yapıyordum. Bu merdivenler yenilenirken diğer taraftaki merdiven malzemesinden farklı, fayans gibi bir malzeme kullanılmış, cam gibi parlıyordu. Ben düştükten sonrası basamakların üzerine ince şeritler çekilmişti. 
O gün dalgınlığıma geldi sanırım, kullanmadığım bu tarafın merdivenlerini kullanasım gelmiş. Hani olacağı olması gerekirken, olacağı yapılmamış merdivenlerden daha bir iki adımlamışken, ayağımın kaymasıyla oradan aşağıya düşerken ben, apartman kapısına yakın yerde hızım kesilmişti. Ayak bileğime ağır bir beton çarpmış da, bileğimdeki iki çıkıntı kemiğimden çıkan o ses, bir toprak kabın yere düşerken çıkardığı bir patlama, dağılma sesiydi sanki, öylesi hissetmiştim. Bacağım kendiliğinden havaya doğru kalkıp yan düştü yere. O an şoka girmişim. Trafik kazası geçirmişim de araçtan fırlamışım gibi apartmanın önüne düşmüştüm. 
O anda şoka girdiğimi ve kaymanın etkisiyle ayağım burkulurken, ayağımdaki botun bileklik kısmının sert oluşundan dolayı tam da çıkıntı kemiklerime çarparken, demir etkisi yapabileceğini bu yüzden de bileği sert bot giyilmemesi gerektiğini hastanedeyken doktordan öğrenmiş oldum. Bense emekli olurken iyisi olsun da uzun yıllar giyerim, sözde kalitelidir diye aldığım botlardan feci şekilde kalitesinden dayak yemiş gibiydim. 
Kızım, ameliyat olacağım gün İSTANBUL'dan İZMİR'e hastaneye gelmişti. İki gün sonra işe başlayacaktı. Onu ameliyatımın ertesi günü  gönderdim. Yoksa işini kaybedebilirdi. Hastaneden çıktıktan sonra belli aralıklarla bacağıma pansuman yapılması gerekiyordu. Kızımın eşinin(oğlum) İZMİR'de bir akrabası, pansuman günlerimde gelecekti. Sağ olsun. 
Ben hastanede yattığım sürece, kan pıhtı iğnesi koluma yapılıyordu. Eve çıkınca iğneye yaklaşık iki hafta daha devam etmem gerekiyordu. Hemşire çok tecrübeli ve yaklaşımı güven vericiydi. İğneyi koluma saplama hazırlığındayken, saplamak diyorum çünkü kan pıhtı önleme iğnesi kolumun belli bölgesine saplanarak vuruluyordu. Nasıl yapıldığını öğrenmek istiyordum çünkü başıma gelecekleri, yanımda kimsenin olmayacağını biliyordum. Neden mi? Sen güçlüsün iyileşirsin, o da bir şey mi, kırık mı ohoo hemen iyileşirsin, olacağı bir kırık olsun, gönül kırılmasın, hı, hı geçer gibi benim durumuma uymayan, faydasız sözlerdi bunlar. Sadece kırık değil, doktorların söylediğine göre çok parçalı kırık olarak un ufak olmuş bileğim. Tam da oynak, çıkıntı kemiklerin bulunduğu yerden. Beni anlayan birkaç kişi uzaklardaydı. Onların bana verdiği morali de unutamam. 
Kişiler çoktu ama çoğu yoktu. Yakınımda bana ara sıra uğrayacak yine birkaç kişi vardı. Onlara da teşekkürler. Oysa benim durumum, ara sıra uğramalığın daha fazlasını gerektiriyorken orada bu zorlu günlerimde yanımda kalacak kimse yoktu. Yürümek meğerse unutuluyormuş. Bunu bu uzun süreçte yaşayarak anladım. Üstelik o çift değnekle ilk dışarıya çıkışımda yine düşmek üzereyken, tutunmak isterken, elimin kenarını ve parmağımı kırıp çatlatmıştım. 
Ayak bu gidemiyorsunuz da.. Apartman görevlisinden de Allah razı olsun. Bütün dairelere uğrardı. Ve bana ekstra olarak Market ihtiyaçlarımı da getirirdi. Bir evin içindeki sadece kendi yapmanız gereken ihtiyaçları bir düşünün.. Hastaneden çıkarken değnekleri nasıl kullanacağım gösterilmesine rağmen, kafamda binbir soru vardı. Dudağımın iki kenarının, bacağımdaki tarifsiz ağrıdan dolayı ağlamaktan olsa gerek, biraz yırtılmış olduğunu fark etmiştim. 
Hastanedeki son iğneyi kendime ben saplamak istedim. Hemşireye, lütfen bana öğretebilir misiniz? İğneyi ben saplayabilir miyim kendime?'diye sormuştum. Hemşire bana karnımın altından belli bir noktadan yapabilirsiniz dedi. O noktayı gösterdi. İlk denememde iğneyi sapladım kendime ancak iğnenin yarısı girmişti ve şırıngayı öylece bıraktım o noktada şırınga sallanıyordu. Birden tutup geri çektim şırıngayı. Hemşireye, ikinci ve son hakkım olsun lütfen bir kez daha deneyeyim dedim. Kabul etti. Bu sefer başarmıştım. Aklıma geldikçe o hemşireye de dua ediyorum. 
Çocukken iğne vurulacağım zaman korkudan okuldan kaçan ve mahalle esnafları tarafından yakalanıp tekrar okula teslim edilen ben, kendime kan pıhtı iğnesini saplamayı öğrenmiştim. 
"Elinka" Emel GÜNEŞ     12 Nisan 2021

YORUM EKLE