Evrende canlı cansız tüm varlığın bir kimliği vardır.Bu kimlik onun karakteristik özelliklerini yansıtır,bu özellikleriyle tanınır,onun adıdır.Toplumlar gibi onun bir parçası olan kentlerin de kimliği vardır.Kentin adı söylendiğinde coğrafi,tarihi,kültürel özellikleri akla gelir ya da gelmelidir.
Sorgulamaya bu noktadan başlanabilir.Toplum ya da kentlerin sosyolojik,özellikle kültürel ve tarihsel değerleri yeterince bilimsel metotlarla araştırılıp ortaya konmuş,tanıtılmış,kenti oluşturan bireylerin bu değerleri içselleştirmesi için ortam hazırlanmış mı ? Bu doğrultuda çalışmalar yapılmış,tüm değerleri tanıyor ve sahipleniyorlar mı ? Bireyler-özellikle genç kuşak-bu değerlerden haberli mi? “Evet”diyebiliyor muyuz?…Gönül rahatlığı ile “evet” diyebiliyorsak sorun yok.
“Evet” diyemiyorsak sorun var.Hem de büyük…Çünkü toplumlar gibi bir alt basamağı olan kentlerin de bir hafızası var,olmalıdır.Toplumlar/kentler hafızaları ile yaşar ve gelişir.Gelecek geçmişin üzerinde yükselir.Geçmişimizi,temelimizi yeterince bilmiyor tanımıyorsak sağlam bir toplumsal yapının oluşturulması mümkün mü ?
Elbette “hayır”…Köksüz bir yapının,geçmişinden ve değerlerinden habersiz,toplumun/kentin uzun ve sağlıklı yaşaması mümkün değildir.
Elbette toplum/kentin tarihsel ve kültürel değerlerinin bir kısmı (günlük yaşantı,gelenek,görenek,inanç,bazı toplumsal olaylar,davranışlar….) aile,çevre,okul,basılı ve görsel medya aracılığı ile genç kuşağa aktarılıyor,ancak yeterli olduğu kesinlikle söylenemez.Yetersiz olduğunu eğitim sistemimize bakarak,toplumun ve gençliğin kültürel ve tarihsel değerlerinden ne kadar habersiz olduklarından anlayabilirsiniz.Türkiye’nin başkentini bilemeyen binlerce okumuş genci ekranlardan her gün izliyoruz.Yarının büyükleri olacak gençlere tarihimizi,milli değerlerimizi,kültürümüzü, pozitif bilimleri öğretemiyoruz.
Ne yazıkki ülkemizde kültürel bir yozlaşma, çoraklık yaşanıyor.Bu çoraklığın yüzlerce sebebi var.Kendi tarihimize,kültürümüze yabancılaştırmak için medya, müzik, film, sinema,moda…..kanallarıyla yabancı kültürlerin yoğun baskısı ve propogandasına maruz kalıyoruz.Çözüm, eğitim sistemimizin milli ve evrensel değerler çerçevesinde çağımızın yeniliklerinden haberdar,onları kullanabilen,işleyen,en önemlisi de yeni yenilikleri icat eden bir eğitim sistemimizin yeniden yapılandırılmasıdır.
Buraya kadar genel anlamda toplumsal bir değerlendirme yaptık.
Şimdi yereli yani Edremit’i konuşabiliriz.
Yereli genelden soyutlayamayız.Aynı sorunlar yerelde de görülüyor ve yaşanıyor.Burada çözüme yönelik genel anlamda yapılabilecekleri değil,Edremit yerelinde yapılabilecek çalışmaları gündeme getirmek istiyorum.
Peki ne yapılmalı, nasıl yapılmalı ?
Körfez bölgesi olarak çok zengin bir coğrafya üzerinde yaşıyoruz.Eşsiz doğal güzelliklerin yanısıra binlerce yıllık tarihi geçmişi olan ve sayısız uygarlıklara ev sahipliği yapmış bu toprakların sahibiyiz.Her uygarlık kendi kültürel değerlerinden izler bırakmış bu topraklar üzerinde.Arkeolojik çalışmalar bize bunu söylüyor.Edremit,Burhaniye,Havran,Ayvalık’lı yurttaşlar olarak bu zenginliklerimizin,değerlerimizin ne ölçüde farkındayız,yeterince sahiplenebiliyor muyuz ?
Kurtuluş savaşında bu topraklarda kurulan ve örgütlenen direniş örgütü Kuvva-yı Milliye’nin çalışmalarını biliyor muyuz ? Kısaca bölgemizin tarihini ve coğrafyasını tanıyor muyuz? Edremit’in kültürel yapısına katkı sunan şair,yazar,sporcu,tarihçi,gazeteci,siyasetçi,bilim ve kültür insanı,idareciler,iş insanları,kurum ve kuruluşlar,aileler,kişilerin fark yaratan, katkı sunan çalışmalarından haberdar mıyız ? evet demek biraz güç.Bu değerleri Edremit tanımalı, sahip çıkmalı, içselleştirmeli.Bu konuda Belediye,akademisyenler,sivil toplum kuruluşları,eli kalem tutan bir çok kent sevdalısı azımsanmayacak çalışmalar yapıyor,ancak yetersiz.Halkın ilgisi çekilemiyor ,çalışmalar duyurulamıyor. En önemlisi de bu çalışmalar belli bir örgütlenme çerçevesinde gerçekleştirilmiyor,doğal olarak hedeflenen amaca ulaşılamıyor.Özelde Edremit’in,genelde tüm Körfez bölgesinde yukarıda sıralanan konularda doğal,tarihi ve kültürel değerleri konusunda çalışmalar yapanlar,sivil toplum kuruluşları yerel yönetimlerce desteklenmeli,çalışmalar yerel yönetimlerin çatısı altında gerçekleştirilmeli.Daha da önemlisi bazı çalışmaları profesyonel bakışla bizzat yerel yönetimler gerçekleştirmeli.Örneğin Edremit’in spor tarihi (sadece futbol değil,diğer branşlar da),Edremit İdman Yurdu’nun kuruluşu ve çalışmaları,Kuvva-yı Milliye’nin Kuruluşu vb.alanlarda ekip çalışması yaptırılmalı ve bu çalışmalar kitaplaştırılmalı.Edremitspor’un Tarihçesi,Edremit İdman Yurdu’nun kuruluşunu akademisyen Aydın Ayhan’ın 9 Eylül Gazetesindeki yazı dizisi ile bu çalışmayı farklı kaynaklarla daha da zenginleştiren öğretmen İbrahim Tümen’in çalışmasını kaynak alarak yazdım. Çok yetersiz olan bu çalışmalar zenginleştirilmeli.Bu konuda elinde sayısız belge niteliğinde fotoğraf bulunan,o yıllara tanıklık eden, sözlü tarih çalışması yapılabilecek Volkan-Erkan Tuncel kardeşler,Kuzlak Ailesi gibi Edremitspor sevdalısı kişiler var.Bu kişilerden mutlaka yararlanılmalı,gazetelerin arşiv taraması yapılmalı.Edremit’in kültürel yaşamında iz bırakmış yazar çizer,sanatçı,toplumun yakından tanıdığı tüm kişiler,aileler tek tek belirlenip çalışmaları,Edremit’e katkıları belgelenmeli,( bu konuda ilk çalışmayı yapan Sedat Özkök’ü kutluyorum) sempozyum,söyleşi,konferans gibi etkinliklerle halkın bilgilendirilmesine çalışılmalı.Edremit’te yaşamış,kentimizle bağı olan sanatçılar ile eserlerinin tanıtımı,Edremit’in tarihi,doğa ve turizm potansiyeli ile kültürel değerlerini yansıtan kitapların belediye öncülüğü ile basımları tekrar yapılıp halkla buluşturulmalı.Bu çalışmaların çıktıları tıpkı Burhaniye’de olduğu gibi “Edremit Kent arşivi “kurularak araştırmacıların ve halkın hizmetine sunulmalı.Bu konularda Belediyelerin Kültür Müdürlüğü birimi,Kent Konseyi çalışmalara ortak edilmeli ,çalışmalar mutlaka kitaplaştırılmalı.Balıkesir Belediyesi,Karesi Belediyesi,Ayvalık Belediyesinin bu konuda kayda değer çalışmaları mevcut.Örneğin Balıkesir Kent Konseyi beş yıldan bu yana Aralık ayında “Balıkesir Arkeoloji Buluşmaları”adı altında sempozyum düzenleyerek Balıkesir’in arkeolojik değerlerinin akademisyenlerce gün yüzüne çıkarılmasını sağlıyor.Sempozyumda sunumu yapılan tüm bildiriler kuşe kağıtlara basılarak kitaplaştırılıyor.
sözün özü; bu çalışmalar bir program çerçevesinde ekipler kurularak kendilerine sorumluluk verilerek Belediyenin desteği,himayesi,yönlendiriciliği ile yapılmalı .Kısaca bu çalışmalarda Belediye çatı örgütü görevi üstlenmeli.Öyle yapıldığı takdirde daha kısa sürede,daha ciddi çalışmalar ortaya çıkacak,kent hafızası zenginleşecektir.
En önemlisi yukarıda uzun uzun sözünü ettiğimiz tüm çalışmalara başta gençler olarak halkı mümkün olduğunca ortak edebilmek,çalışmalardan haberdar olabilmelerini sağlamak asıl amaç olmalıdır.
Amaca ne kadar ulaşılırsa kentin hafızası da o oranda güçlenecektir.
Başkan Mehmet Ertaş ve ekibinin yapılması gereken bu çalışmalara olumlu yaklaşacağını umuyorum.
Yorumlar
Kalan Karakter: