Her yıl 8-10 Temmuz tarihleri arasında Bosna-Hersek’te düzenlenen Marš Mira (Barış Yürüyüşü), 1995 yılında Srebrenitsa’da yaşanan soykırımın kurbanlarını anmak için binlerce insanı bir araya getiriyor. Bu yürüyüş, sadece bir anma etkinliği değil; aynı zamanda insanlık tarihine kara bir leke olarak geçen bir vahşeti unutmama ve unutturmama çağrısıdır.
1992 yılında başlayan Bosna Savaşı sırasında, Sırp güçleri Doğu Bosna’da adeta Boşnak Müslümanlara karşı bir etnik temizlik savaşı yürüttü. Direnişin sembol şehirlerinden biri olan Srebrenitsa, 16 Nisan 1993'te Birleşmiş Milletler tarafından “güvenli bölge” ilan edildi. Ne yazık ki bu karar, Boşnak halkı için güven değil, adeta bir ölüm fermanı anlamına geldi. Uluslararası toplum büyük bir sınavdan geçiyor ve bu sınavda sınıfta kalıyordu.
Bosna Savaşı'nın en kanlı dönemlerinden biri, 6 Temmuz 1995 sabahı yaşandı. Eli kanlı Sırp General Ratko Mladić komutasındaki Sırp birlikleri, Srebrenitsa’ya tanklarla ve toplarla saldırdı. Binlerce masum sivil Boşnak hayatını kaybetti. Birleşmiş Milletler’in gözü önünde gerçekleşen bu saldırılar sonucunda, 8 binden fazla Boşnak erkek ve çocuk sistematik bir şekilde katledildi. Savaşın ortasında can havliyle ormanlara sığınan yaklaşık 15 bin sivilin yalnızca beş bini Tuzla’ya ulaşabildi; diğerleri ise “Ölüm Yürüyüşü” denilen bu kaçış sırasında acımasızca, vahşice öldürüldü.
Srebrenitsa’nın acısı sadece ölenlerle sınırlı kalmadı. Bu soykırım, binlerce aileyi parçaladı, evleri yıktı ve nesiller boyu sürecek travmalar yarattı. Her yıl yapılan anma törenleri, kaybolan canların anısını yaşatmakla kalmıyor, aynı zamanda bu tür barbarlıkların bir daha asla yaşanmaması için tüm dünyaya güçlü bir çağrıda bulunuyor. İşte bu yüzden Marš Mira, sıradan bir yürüyüş değil; insanlık için bir vicdan yürüyüşüdür.
2005 yılından bu yana her 8-10 Temmuz tarihleri arasında binlerce insan, Nezuk’tan başlayarak 85 kilometrelik yolu üç günde yürüyerek Potoçari’deki Soykırım Anıtı’na ulaşıyor. Her adım, bir mazlumun sessiz çığlığına, bir annenin gözyaşına, bir çocuğun yarım kalan hayaline denk düşüyor. Bu yürüyüş, sadece kaybedilen canları değil; insanlığın adalet ve merhamet arayışını da omuzlarında ve yüreğinde taşıyor.
Türkiye’den ve dünyanın birçok ülkesinden çok sayıda Boşnak ve gönüllü bu yürüyüşe katılıyor. Katılımcılar, bu anlamlı etkinliği “Kutsal Yolculuk” olarak adlandırıyor.
Srebrenitsa’da yaşananlar sadece Boşnakların değil, tüm insanlığın kalbine saplanan bir hançerdir. O karanlık günlerde suskun kalan dünya, vicdanını şimdi bu yürüyüşte arıyor. Çünkü unutmamak, unutturmamak ve tekrarını engellemek; kendisine “insan” diyen herkesin ortak sorumluluğudur, diye düşünüyorum.
Srebrenitsa’da yaşanan soykırımı unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız.
Sağlıcakla kalın.
Yorumlar
Kalan Karakter: