Bu durum, ister milletvekili, ister belediye başkanı, ister meclis üyesi olsun, etik açıdan kabul edilebilir bir durum değil. Çünkü, o onurlu koltuklara oturanlar, halkın ve partiye gönül verenlerin oylarıyla orada bulunuyorlar; geçtikleri partinin yandaşlarının oylarıyla değil. Bu nedenle yapılan, hiçbir kural ve etik değere sığmıyor.
Düne kadar “Topuklu Efe” olarak ünlenen Özlem Çerçioğlu’na bugün “topuksuz”, “tokyo terlik” gibi yakıştırmalar yapılıyor. Oysa yıllar önce gazeteci-yazar Ergun Poyraz, Çerçioğlu hakkında bir kitap yazmış ve aslında bugünkü tabloyu o zamanlar anlatmıştı.
Bana göre CHP’nin şu anda yapması gereken en önemli şey, her koltuk için beldeden il başkanlığına kadar mutlaka ön seçim yapmaktır. Üstelik bu seçimler delegelerle değil, doğrudan tüm üyelerle gerçekleştirilmelidir. Parti, geçmişte olduğu gibi özüne dönmeli; tüzüğü bilen, partiyi iyi tanıyan isimler o koltuklara oturmalıdır.
CHP’nin en büyük hatası, ön seçim yapmamak. Daha doğrusu, göstermelik ön seçimler yapmak… Üstelik bu seçimler genelde zaten düşük oy aldığı yerlerde yapılıyor. Özgür Özel, genel kurulda ön seçim sözü verdi ama bu söz henüz tutulmadı. O koltuklara oturanlar ise genelde önceden verdikleri sözleri çabuk unutuyor.
Parti içi demokrasi kâğıt üzerinde var gibi görünse de uygulamada durum farklı. Genel başkandan ilçe başkanına kadar pek çok isim, sırf “genel başkan söyledi” diye yanlış da olsa aynı görüşü savunmak zorunda kalıyor. Hatta “tüzükte ön seçim yok” diyerek işi geçiştiren il ve ilçe yöneticileri ilçe başkanları bile var.
Ön seçim yerine atama yapmak, partiye zarar veriyor. Eskiden yapılan ön seçimler, kırgınlıkları ve küskünlükleri azaltıyordu. Şimdi ise tam tersine, kırgınlıklar ve ihanetler artıyor. Örneğin, belediye başkanlığına aday adayı olan biri, başkasının aday gösterildiğini görünce hemen istifa edip CHP’ye oy vermiyor; birkaç yıl sonra yeniden partiye dönüyor. Bu döngüyü defalarca tekrarlayan çok kişi var.
İşte bu yüzden, bu tür isimlerin “CHP’li” kimliğini yalnızca koltuk için taşıdığını düşünüyorum. İlk akla gelen, CHP’den istifa ederek başka partilere geçen bazı isimleri sıralayalım:
Emine Ülker Tarhan – 2014’te CHP’den istifa etti, Anadolu Partisi’ni kurdu, kısa süre sonra kapattı.
Öztürk Yılmaz – CHP’den ihraç edildi, 2018’de Yenilik Partisi’ni kurdu.
Mustafa Sarıgül – CHP’den istifa etti, 2020’de Türkiye Değişim Partisi’ni kurdu, şimdi yeniden CHP’de ve Erzincan milletvekili.
Savcı Sayan – Deniz Baykal’ın prenslerindendi, 2012’de CHP’den ihraç edildi, 2015’te AKP’ye geçti.
Muharrem İnce – CHP’den istifa etti, Memleket Partisi’ni kurdu, kapattı, CHP’ye geri döndü.
Ve Özlem Çerçioğlu CHP den istifa ederek AKP nin yolunu tuttu, tabi ki AKP nin yolunu tek başına tutmadı 3 belediye başkanını da koluna takarak gitti. Yakıştı mı kesinlikle yakışmadı. Ama bir söz var ya ‘’Kişi kendine yakışanı yapar’’ diye.
Bu listeyi uzatmak mümkün. İstifa ya da ihraç yoluyla CHP’den ayrılan pek çok isim var. Bazıları geri dönüyor, bazıları ise siyasi hayatına başka partilerde devam ediyor. Ancak unutulmaması gereken şu ki, bu gidiş-gelişler partinin güvenilirliğini zedeliyor ve seçmenin güvenini sarsıyor.
CHP, eğer koltuk kavgalarından kurtulmak ve güçlü bir parti olmak istiyorsa, tek çare parti içi demokrasiyi yeniden inşa etmek ve gerçek anlamda ön seçim yapmaktır.
Atananları görüyoruz CHP’li olmayan bir çok kişi atanıyor.
Atamayla gelenler ön seçim istemiyor ve istemez de.
CHP atamalarla iktidar hayallerini gerçekleştiremez.
Aslında oturmadıkları mahallelerde siyaset yapanları İl başkanları bilmeye bilir ama ilçe başkanları bilmesine rağmen sesini çıkarmıyor.
Sağlıcakla Kalın
Yorumlar
Kalan Karakter: